Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Mehmet TÜRKAN


KENDİ GİBİ MUHTEŞEM BİR YAVUZ ŞİİRİ


Bü­yük­lük sa­de­ce ik­ti­dar, makam mevki ve para gücü demek de­ğil­dir. Bü­yük­lük bir­çok büyük me­zi­ye­ti ken­din­de top­la­ya­bil­mek­le olur. Ha­ya­tı­mız­da büyük zan­net­ti­ği­miz ama ger­çek­te cüce olan bir­çok insan bi­li­riz. Bunun ya­nın­da ger­çek­ten muh­te­şem olan in­san­la­rı ve on­la­rın me­zi­yet­le­ri­ni öğ­ren­dik­çe de hay­ran hay­ran on­la­rın hayat hi­kâ­ye­le­ri­ni okur bazen hü­zün­le­nir bazen de mutlu olu­ruz.


İşte size Yavuz Sul­tan Selim´e ait bir dört­lük ve onun muh­te­şem hi­kâ­ye­si:

Sanma sakın/ her­ke­si sen/ sa­dı­ka­ne/ yâr olur
Her­ke­si sen /dost mu san­dın/ belki ol/ ağyâr olur
Sa­dı­ka­ne/ belki ol/ âlem­de/ ser­dâr olur
Yar olur/ ağyar olur/ ser­dar olur/ dil­dâr olur

Di­ze­le­rin (/) işa­re­ti ile ay­rıl­mış ke­li­me­le­ri yu­ka­rı­dan aşa­ğı­ya okun­du­ğun­da bi­rin­ci, ikin­ci ve üçün­cü ve dör­dün­cü mıs­raı verir. Yani yu­ka­rı­dan aşa­ğı­ya veya sol­dan sağa doğru oku­du­ğu­nuz­da aynı mır­sa­lar mır kar­şı­nı­za çıkar. Bu tarz­da ya­zı­lan ilk dört­lük ol­du­ğu söy­len­mek­te­dir. Divan ede­bi­ya­tın­da bu özel­li­ğe vezni âher denir.


Yavuz Sul­tan Selim´in İran Şahı Şah İsmail´e (Şah İsmail de Hatâî mah­la­sıy­la şiir yazan bir Türk şa­ir­dir.) yaz­dı­ğı söy­le­nen bu dört­lük en az sal­ta­na­tı kadar muh­te­şem­dir. Yavuz, belki de si­ya­set ve sal­ta­nat­ta ol­du­ğu gibi şi­ir­de da ondan daha güçlü ol­du­ğu­nu gös­ter­mek is­te­miş­tir.


Dört­lü­ğün hi­kâ­ye­si kı­sa­ca şöy­le­dir:


Yavuz Sul­tan Selim şiire, ede­bi­ya­ta ve sat­ranç oy­na­ma­ya me­rak­lı bi­ri­dir. Se­li­mî mah­la­sıy­la şiir yazan iyi bir şa­ir­dir. Aynı şe­kil­de Şah İsmail´de de bu özel­lik­ler var­dır. Sa­ra­yın­da ünlü şa­ir­le­ri ba­rın­dı­rır ve çok iyi sat­ranç oynar. Bunu bilen Yavuz, Şahın bu özel­li­ğin­den ya­rar­lan­mak ister. Teb­di­li kı­ya­fet­le (gez­gin bir abdal kı­lı­ğın­da) şahın ül­ke­si­ne gider. Han­lar­da, Ker­van­sa­ray­lar­da sat­ranç oy­na­ya­rak önüne ge­le­ni yener. Haber şaha ula­şır. Şah der ki, ?Ça­ğı­rın birde be­nim­le oy­na­sın.? Yavuz, Şah´ı da yener. Şah si­nir­le­nir ve Yavuz´a der ki: "Sen edep nedir bil­mez misin? Hiç şah­lar mat edi­lir mi?" Eli­nin ter­siy­le Ya­vu­za bir tokat atar. Şahın kız­dı­ğı­nı an­la­yan Yavuz onu yü­cel­ten şi­ir­ler oku­ma­ya baş­lar. İşte şahın hu­zu­run­dan ay­rı­lır­ken de bu şiiri okur. Ancak Şah İsmail hâlâ onun Yavuz Sul­tan Selim ol­du­ğu­nu an­la­ma­mış­tır.


Bir söy­le­yi­şe göre de Yavuz Sul­tan Selim, Trab­zon´da şeh­za­de vali iken yap­tı­ğı bu se­fer­de ye­di­ği to­ka­tın acı­sı­nı hiç unut­maz. Pa­di­şah ol­duk­tan sonra Çal­dı­ran´da Şah İsmail´i yener ve ona bir mek­tup gön­de­rir. Mek­tup­ta o günkü to­ka­dın acı­sı­nı unut­ma­dı­ğı­nı söy­ler ve ilave eder: "Ata­cak­san to­ka­dı böyle ata­cak­sın." bir başka söy­le­yi­şe göre de bu şiiri o zaman gön­de­rir ve bir nevi ona şi­ir­le de iyi bir tokat atar.


As­lın­da Yavuz, sat­ranç oy­nar­lar­ken bütün olan­la­rı şi­ir­le­rin­de Şaha an­lat­mış ancak Şah an­la­ma­mış­tır. Her­ke­sin dost ol­ma­ya­ca­ğı­nı bir gün böyle ki­şi­le­rin kar­şı­sı­na ser­dar ola­rak da çı­ka­bi­le­ce­ği­ni söy­le­miş­tir.


Şiiri an­la­mak da en az yaz­mak kadar zor­dur. Şi­irin an­lat­mak is­te­di­ği­ni an­la­ma­yan in­san­lar bazen şa­irin ölü­mü­ne bile fer­man ede­bi­lir­ler. Sey­yid Ne­si­mi´de, Hal­la­cı Man­sur´da, Nef´i´de ol­du­ğu gibi?


Bu sı­kın­tı­lı gün­le­ri­mi­ze bir mut­lu­luk kay­na­ğı ve bir övün­me ve­si­le­si olsun diye bir Yavuz dört­lü­ğü­nü siz­ler­le pay­laş­mak is­te­dim. Eğer bu şiri an­la­yıp size an­la­ta­bil­diy­sem ne mutlu. Selam ve sevgi ile?.