Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


Kendi Silahımızla Nasıl Vuruluruz?


İnsanlar kandırılıyor mu yoksa kendini mi kandırıyor bilmiyorum. Bilmediğimiz binlerce konu arasında bu muamma sorunun ne âlemi var şimdi? Şu televizyon dizileri yok mu? Bir başladı mı en az yüz seksen yedi bölüm süren ve en az kırk bölümü seyretmeyen kişinin pek bir şey kaçırmadığı diziler yani.

Eskiden Yeşilçam filmleri için yapılan bir tenkit vardı. Konu kıtlığı çekiyorlar diye. Hani zengin oğlan fakir kız veya tersi. Çoğu kere sonunda mutlu sona ulaşılır ve sinema seyircilerinin alkışladığı filmler. Zaman geçtikçe beğenmeyip ´ batının gerisindeyiz´ kompleksi içindeki açıklamalar. Hatta Cüneyt Arkın´ın bir yayla beş oku atması da alay konularımızdan olmuştur.

Zaman geçip sinema, tiyatro, gazete, radyo, televizyon sahalarında yüksek okullar açılıp bu hususta eğitim alanlar artınca umutlanmıştık. Hem eğitim alanlar kaliteli eserlere imza atacak, hem seyirciler kendilerini geliştirerek yeni eserler için fikir sahibi olacaklardı. Ama gelin görün ki hiçte öyle olmadı. Rambo denilen adam bir silahla bütün şehri yakıp yıktı da kendisine bir şey olmadı. Cüneyt ´nayıııır´ haykırışı sivrisinek vızırtısı gibi kaldı.


Batılı filmler tamamen teknoloji ağılıklı olunca, sadece görüntüyü ön planda tutup, diğer milletlere ?üstünlüğümüzü? görün mesajı vermeye kalkıştılar.


Hele bizim modern asrın yönetmenleri ve senaristleri tarafından çekilen dizilere ne demeli? Bir kere konu toplumun binde birini ancak anlatıyor. Diğer garibanlarda ister istemez seyrediyorlar. Üç defa TV´ ye çıkan sanatçı olup kendini magazin programında bulunca para ve şöhret at başı gidiyor. Tabii dışı seni yakar içi beni yakar babından bir şey bu. Bir de bu insanlar kendilerini halkın üzerinde görünce daha da önem kazanıyorlar.


Bu duruma içerleyen vatandaşları anlamak hiç mümkün değil. Kendini beğenmiş bu sanatçıları niçin sevmezler bunu hiç anlamam. Hem aşırı değer verip onları baş tacı ederler hem de iki satır yazı okumaktansa magazin programlarını takip ederler. Magazinciler kimin kimle gezip tozduğunu millete ezberletirler izdivaç programlarında yetmişlik dedeye zengin diye çok genç ve dinamiksiniz methiyeleri düzerler. İşte bütün bunlardan sonra zorla şöhret yaptıkları bu kişiler kendilerini ´nimetten´ sayıp adam tanımayınca da kızarlar.


Atalarımız ?marifet iltifata tabidir? sözünü boşuna mı söylemişler. Kendi elinle silah yap başkasına ver, cahil bırak yenilik bekle, bir şeyle uğraşma ve bir beceri sahibi olma başkalarına el aç. Sonunda da şikâyet et. Şahsen bu
müştekilerden ben şikâyetçiyim. Bence hırsızın hiç suçu yok. Sen kapını açık bırak, ondan sonra ah vah et. Tedbir, temkin, çalışma, gayret, sabır, sebat ve azim etme; her şeyi hazır olarak bekle. Elde edemeyince kızıp dur.


Kısaca kendi yaptıklarımızı, yapacaklarımızı yapmayıp her şeyi başkasından beklersek hayâl kırıklığına uğrama ihtimali çok fazla olur. Asıl olan güç kendimizdedir. Biz, iki sahneye çıkanı sanatçı, iki topa vuranı futbolcu, iki satır yazanı yazar olarak görüp; onlara hak etmedikleri değeri verirsek sonucu bu olur. Buradan başarılı olan işi hakkıyla yapan, işini ciddiye alan gerçek sanatçı ve sporcuları tenzih ediyorum. Tabiatıyla bu işi anlayan bilen kişiye gereken değeri veren okuyucu ve duyarlı halkımız da bu sınıftandır. Ve onlara sözümüz yoktur.

Popüler kültürün hayatıma kattıkları ve aldıkları şeylerin dengesini iyi kurmak lazım. Aksi taktide kendi silahımızla kendimiz vurulmayalım. Sosyal silahlardan korunmak için mevzi olmaz.