Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Selim EROĞLU


KIBLE DAĞI - DUA TEPE


Ayder´den ayrılma vakti gelmişti. Öğle namazını kılıp buradan ayrılmaya karar vermiştik. Önümüzde yarım günlük bir zaman kalmıştı. Amacımız geceyi yolda geçirip sabahleyin Samsun´da olmaktı. Planı buna göre yapmıştık.
Bu kısa zamanda nereyi gezebiliriz diye düşünürken Ayder´de bir vatandaş imdadımıza yetişti. ?Buraya kadar gelmişken mutlaka ´Kıble Dağı´na çıkın. Cumhurbaşkanımızın açılışını yaptığı muhteşem camiyi görün? dedi. İyi fikirdi. Karadeniz´in birçok yerini daha önce görmüştüm. Hep beraber buraya ilk defa görme imkanımız olacaktı.
Dua Tepe camisinin açılışı, daha önceleri görsel ve yazılı basınca değişik şekilde yer almıştı. Hatta, ?kuş uçmaz, kervan geçmez bu yerde camiye ne gerek var. İn cin top oynuyor. Kim namaz kılacak. Cami var cemaat yok?? diyenler olmuştu. Acaba öyle miydi? En iyisi gidip görmekti. Planda olmamasına rağmen şoföre rica ettik. Sağ olsun o da kabul etti. Bu gaye ile saat birde Ayder´den yola koyulduk.
Kıble Dağı Rize´nin Güneysu ilçesine bağlı bir yer. Güneysu, Rize´den 20 km kadar uzaklıkta. İçinden büyükçe bir ırmak geçiyor. Bir vadide kurulmuş , yamaçlara serpiştirilmiş evlerden oluşan yemyeşil tipik bir Karadeniz kasabası. Yeşilliklerin çoğunu alabildiğine uzayıp giden çay bahçeleri oluşturuyor. Çay bahçelerinin içerisinde sıvalı, bakımlı, boyalı villa tipi evler var. Belli ki çay buraya hayat vermiş. Ekonominin iyi olduğu evlerin vaziyetinden belli. Burası, Türkiye´nin en çok yağış alan bölgesi. Biz varken de acayip yağmur yağıyordu. Çay, yağmur ve arazi yapısı heyelana davetiye çıkartmış gibi. Yer yer heyelanlı yerler gördük. Heyelanı önlemek için hummalı bir çalışma var.
Böyle bir yağmurlu havada Güneysu´nun içinden Kıble Dağı´na doğru yola sardık. Kıble Dağı Güneysu´dan 8 km. Yola kıvrıla kıvrıla minareye çıkar gibi çıkıyorsunuz. Hız yapma şansınız yok. Zirveyi görmeden geriye dönme şansınız da yok. Çünkü yılan gibi yol tek şeritti. Yolu betondan yapmışlar. Belli ki asfalt yolun tutma ihtimali yok. Yer yer heyelan olmuş ve beton yolun altı boşalmış. Zirveye tırmanırken korkmadık desem yalan olur.
Nihayet zirveye vardık. Hem yağmur yağıyor hem de sisten pustan etraf ve hatta 50 m ilerideki cami bile gözükmüyordu. Arabadan indik, camiye yöneldik. Muazzam bir eser. Tam bir mini külliye şeklinde. Her şey düşünülmüş. Bütün öğrenciler ?bu caminin malzemesini buraya nasıl çıkarmışlar? diyor. İşin başı ?inanmak? diyorum. Aşk olunca nasıl ki Ferhat dağları delmişse aynı inanç bunu da başarmış, diyorum. Zaferin ispatı karşımızda duruyordu. Açık havalarda çıplak gözle buradan deniz gözüküyormuş , lakin sisten biz on metre ilerisini bile göremedik.
Burada kim namaz kılacak diyorlardı işte biz kıldık ve şükür duamızı da yaptık. Yanında bir mesire alanı var. Kim bilir kısa zamanda burası ikinci bir Ayder olabilir. Her şey bir kıvılcımla başlar. Ta zirvelerde Allah´ın adını anmak. Allahûekber diyerek dört cihete duyurmak. İsimler ilginç değil mi? Kıble Dağı ve Dua Tepe.
Kıble Dağı´na çıkmak Dua Tepe´de Allah´a dua etmek. Dağı taşı, göğü yeri, kurdu kuşu? buna şahit kılmak. Bahtiyarlık bu olsa gerek. Allah bu duyguyu herkese yaşatsın.
Sağlıcakla Kalın.