Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


KİM UYDURMUŞ?


Bir mübarek Ramazan´ın daha sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. İnşallah arefeyi de bayramı da görenlerden oluruz. Kaderde arefeyi görüp bayramı görememek de olabilir.

Ramazan, başlı başına huzur ve mutluluk ayı demek. Oruç tutan insan, aynı zamanda bütün kötülüklerden de kendini tutmuş oluyor, olması gerekiyor.

Peygamberimiz, bu ayda her yönüyle sabırlı olmayı tavsiye etmiş. Bütün Müslümanlar sırf Allah rızası için yaklaşık 17 saat yemeyerek, içmeyerek sabırlarını göstermiş oluyorlar. Öyle olduğu içindir ki Cenab-ı Allah, oruçlunun mükafatına derece tayin etmemiş, o benim katımda gizlidir, buyurmuş.

Oruç, aynı zamanda bir irade eğilimidir. Toplum içinde yaşıyoruz. Bize ters gelen birçok hadise başımıza geliyor. Hatta, şahsımıza, inancımıza hakaret edildiği zamanlar oluyor. Peygamberimiz bu durumlarda bile kötülere uymamayı tavsiye ediyor, ?ben oruçluyum? deyin buyuruyor.

?Ben oruçluyum? demek, ben sabır göstereceğim, senin seviyene düşmeyeceğim, böylece kötülükleri çoğaltmayacağım demek olsa gerek. Oruç tutandan kötülük sadır olmaz. Olursa oruç aç kalmaktan ibaret kalır. Cenab-ı Allah´ın da kimsenin aç kalmasına ihtiyacı yoktur.

Her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan´da da huzurumuza kast edenler oldu. Olmadık tartışmalar ne hikmetse Ramazan´da ayyuka çıkıyor. Koca koca akademisyenler Müslümanları, birbirlerini çok kolay, küfürle, şirkle itham edebiliyor. Dini mevzularda haddimi aşmamaya azami dikkat ederim. Tereddüt ettiğim en ufak bir dini konuda bile bir bilene sormayı kendime şiar edinmişimdir. Sofrada elimi, alimin yanında dilimi tutarım.

Son zamanlarda yeni bir çığır açıldı. Hepimizin asırlarıdır bildiği hadislere toptan ?uydurma? diyorlar. Hatta öyle ki bütün hadislere uydurma diyorlar. Daha da ileri giderek hadis diye, sünnet diye bir şey yok diyorlar. Bu dalga dalga topluma yayılmış vaziyette. Benim başıma geldi. Öğretmenler odasında, bir yerinden sohbete dahil oluyorum. Peygamberimiz şöyle buyurmuş diyorum. Takvim yaprağında okudum. Altında kaynağı yazıyor, diyorum. Bazı öğretmen arkadaşlardan anında itiraz yükseliyor. Bu hadis uydurma olabilir, çünkü Peygamberimiz böyle bir söz söylemiş olamaz, benim mantığım almıyor diyor. Ayıkla pirincin taşını. Bizim mantığımızın almadığı bir hadis uydurma olabilir mi?

Buna bağlı olarak son zamanlarda ?bir indirilen din var, bir de uydurulan bir din var? diye iddialı çıkış yapanlar var. Bizim dini anlamda bildiklerimize ?uydurma din? diyorlar. Bu milleti tekrar indirilen dine geri döndüreceğiz diyorlar.

Böyleleri yüzünden şöyle ağız tadıyla bir Ramazan geçiremiyoruz. Manen terakki edemiyoruz. İçimize ´şüphe´ düşürüyorlar. Bize ?Kur´an yeter? diyen birisi bile elli kitap yazmış. Niye? Kur´an daha iyi anlaşılsın diye. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.

Peygamberimiz; ?Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güven içinde olduğu kimsedir? buyurmuş. Buhari´de, Müslim´de geçiyor. Haşa bu hadisin neresi uydurma? Kim uydurmuş, niçin uydurmuş? Cenab-ı Allah, Ramazan-ı Şerif´in yüzü suyu hürmetine bu tür alimlerin(!) elinden ve dilinden bizleri korusun.