Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

M. Yetkin KARAMOLLAOĞLU


KİMİN HAKLI OLDUĞU GÖRÜLÜYOR

KİMİN HAKLI OLDUĞU GÖRÜLÜYOR


Fındık Karadeniz bölgesinin iklimi ile özdeşleşmiş tek ürün.
Dünyada fındık yetiştiren ülkeler kalite ve damak tadı ile `doğa harikası` olarak Türk fındığını tercih etmektedir.

Fiyat onlar için önemli değil, onlar için önemli olan ürün taahhüdü yapan ihracatçı. Yok yok `komisyoncunlar` ın zamanında ürünlerini teslim etme işinden kaynaklanmaktadır.
Fındıkla kumar oynayan komisyoncu tayfası, kumarı kaybedince faturayı üreticiye kesiyor.

Fındık çok olur, “Arz fazlası var!” diye bas bas bağırırlar. Az olur, yine bağırırlar. Amaçları üreticinin ürününü ucuza kapatmak.
Öyle senaryolar yazarlar ki aklınız durur. Üstelik oyunda da kendileri oynarlar.

Üreticiyi çeşitli sloganlarla psikolojik yönden etkilemeye çalışırlar.
Onlara göre Avrupalı ürünümüzü almaz onlar pahalı ürün yemezler.

Avrupa`nın çeşitli yerlerinde fındık bahçeleri oluşturuluyor gibi uyduruk spotlarla çiftçiyi rahatsız edip korkutuyorlar.
Türk fındığına hainlik edenler de bunlar.

Yurt içinde bile bölgeler arasında lobiler oluşturarak ovalarda yıllar önce dikilen bahçeleri yok etme metodu uygulanması için bakanlıkların eşiklerini aşındıranlar da bunlar.
Fakat başarılı oluyorlar da. Brokrat kesimine baskıları tutuyor.

Ovada halen fındık üreticileri ambargo altında.
Ovadan fındığın kesilmesi için telafi edici destek verilmesini, yüksek bölgelerde ki bahçelere de 150-160-170 TL ye varan alan bazlı destek parası verilmesini isteyenlerde bunlar .

Siyasilerde o güçlü kesimin hatırı için oy deposu olarak gördükleri çiftçilerin gönlünü almak için fındıkta destekleme verilmesi periyodik şekilde devam etmektedir.
Bir yerde bu da haksızlık.

Yıllardır sahil kesimde fındık üreten ve 1983`ten beri fındıkçı olarak kabul edilen bu üreticilere bahçelerinin ömrü bitene kadar alan bazlı destek verilmelidir.
Haksız uygulamanın mimarı da onlar, Türk fındığını yabancıya peşkeş çekenler de onlar.

Bence Karadeniz Bölgesi’nin tarım haritasının hazırlanarak fındığın baş ürün olarak kabul edilmesi gerekli.
Neden derseniz?

Mevsimlerin bile değişkenlik içinde olduğu şu günlerde ürettiğimiz ürünler hep risk altında üretiliyor. Kış bitti derken; mart sonu yağan kar ve don felaketi bunun bir örneğidir.
Bölgemizde Mart ayında “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır.” gibi öyle bir afet meydana geldi ki yükseklerdeki fındık bahçelerinin iki üç yıl aklı başına gelmeyecek şekilde vurdu.

Bahçelerde ağaçlar bile kurudu.
Yapılan araştırmalarda yükseklerde 60 bin dönümde hasarın meydana geldiği komisyonlarca rapor edildi. Zararın %100 olduğu açıklandı. Sahilde ise zararın % 30`lara ulaştığı, orta kuşakta da %40 ile 70 arası olduğu hasar komisyonlarınca hasar tespiti gözlemlendi.

Fındıklarda hasar olayı olunca hasardan önce fındık fiyatları nerelerdeydi bugün nerede?
Bu yıl rekoltenin düşük olacağını anlayan komisyoncular fındık fiyatlarını uçurdu.

Demek ki fındık fiyatları gerekirse değerince alınıp satılabiliyor.
Peki fındık pahalı olmazsa Avrupalı alır pahalı almaz diyenler şimdi ne diyecekler.

Bu yılki rekolteyi şimdiden görür gibi oluyorum.
Sıcaklar koptu geliyor.

Bence rekolte 350 bin ton olmayacak diye düşünüyorum.
Ovadan fındığı kesmek isteyenlere de bir sözüm var.

Ovada fındık kesen üreticinin, kavak diktiğinden haberiniz var mı?
Üreticinin tarımı bırakıp gurbete gittiğinden haberi var mı?

Kendisine uygulanan ambargolardan bıktı.
Tarımdan koptu.

O komisyoncuların gözleri aydın olsun.
Bir gün yerli fındığı bulamayacaklar, diğer hububatlarda olduğu gibi fındığı da ithal etmek durumunda kalacaklardır. Hatırlatması bizden…