Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


KİMSEYE ETMEM ŞİKÂYET…   

KİMSEYE ETMEM ŞİKÂYET…   


O gün, uzaktan eğitimde zannederim konu bir roman incelenmesiydi. İyi başlayan bir aşk hikâyesi kötü sonla bitiyordu. Sınıfa, bunun sebepleri üzerinde durmalarını söylemiştim.

 

   Benim bile aklıma gelmeyen çok farklı yorumlar ortaya çıktı. En ilginci Yağızefe Göktüğ Ay “Kimseye Etmem Şikâyet” şarkısının hazin hikâyesi hakkında oldukça geniş bilgiler verdi. Doğrusu on dört yaşındaki bir öğrencinin bu kadar donanımlı olması takdire şayan bir durumdu.

   Yağızefe’ye sanaldan da olsa, sınıfın huzurunda teşekkür ettim ve konuyu araştırmaya karar verdim. Hakikaten karşıma acıklı bir hayat hikâyesi çıktı.

   Ekseriya Müzeyyen Senar’ın sesinden dinledik çoğumuz “Kimseye Etmem Şikâyet” şarkısını. Kalbimize derinden dokunan bir şarkı.  Hikâyesi ise ondan da  hüzünlü. Henüz 13 yaşında zorla evlendirilen bir kız çocuğunun feryadı aslında. Güftekarı kadın şairlerimizden İhsan Raif Hanım.

   Şaire, babasının memuriyeti dolayısıyla 1977 yılında Beyrut’ta doğmuş. 12 yaşına kadar Adana’da yaşamış, yine babasının görevi sebebiyle İstanbul’da taş bir konağa taşınmış. Kız kardeşi Belkıs ile birlikte yaşadığı “Taş Konak Günleri”ni hüzünle anıyor ve “şiirin, musikinin, sanatın beslendiği edebiyat mekânı” olarak adlandırıyor. İşte asıl hikâye burada başlıyor.

   İhsan Raif Hanım, Taş Konak’taki odalarında kardeşi Belkıs’la oyun oynarken, niyetinin hiç de iyi olmadığı belli olan bir kişi odalarına dalar. 13 yaşında olan İhsan Raif Hanım’ı kaçırmaya kalkışan ve başarılı olamayan bu kişi tekel memuru Mehmet Ali’dir.

   Babası Raif Paşa yaşanan bu hadiseden ve etrafta çıkan dedikodulardan sonra kızı İhsan Hanım’ı bu kişiyle zorla evlendirir. Ne kadar dil döktüyse de babasını kararından caydıramaz İhsan Hanım. Daha 13 yaşında zorla İzmir’e gelin olarak giden İhsan Raif Hanım, içindeki üzüntüsünü, korkusunu, nefretini ve umutsuzluğunu kâğıda döker.

   Aşk ağlatır, dert söyletir, derler ya, işte öyle.

  Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime.

  Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.

  Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime.

  Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

 

 Paşa olan bir baba, çıkan dedikodular yüzünden gururunu yenemeyerek gül gibi kızının istikbaliyle oynuyor. Kızı, çaresizliğini şiirle ifade ediyor.

   İhsan Hanım şikâyet edecek merci bulamıyor. Haline ağlıyor. Bir suçlu gibi, geleceğini düşündükçe adeta titriyor, ürperiyor. Gelecekte şairi ne bekliyor dersiniz? Korkarım geleceğime karanlık bir perde çekilmiş, diyor.

   Kemani Serkis ise bu hüzünlü güfteyi besteler.

   Evliliği  (babası başka kadınlarla birlikte olan kocasından ayrılmasına razı gelene kadar) yaklaşık 14 yıl sürer. Bu sürede, sevmediği adamdan üç çocuğu olur. İkinci evliliği bir gün sürer. Üçüncü evliliği ise bir aşk izdivacı olur. Yazar Şahabettin Süleyman’la evlenir. Eşi ölene kadar mesut ve bahtiyar bir hayay sürer.

   Dördüncü ve son evliliğini ise Şahabettin Bey’in ölümünün ardından bir Fransız’la yapar.

   İhsan Raif Hanım’ın kısa ve fırtınalı hayatı 1926’da son bulur. Çileli hayatı son bulduğunda henüz 49 yaşındadır. Kabri , İstanbul’da Aşiyan Mezarlığı’ndadır.

   Bunun yanında İhsan Raif Hanım, edebiyat dünyasından bir çevre edinir ve şiirlerini ile kendisini bu camiaya kabul ettirmeyi başarır.

   Ne diyelim, kul kaderini yaşar. Analar kızlarının tahtını yapar ama bahtını yapamaz.