Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Selim EROĞLU


KİŞİ EKTİĞİNİ BİÇER

KİŞİ EKTİĞİNİ BİÇER


Geçenlerde, gazetelerde bir haber okudum. Aynı haberi televizyonlarda da seyrettim.

‘’Uyuşturucunun zararlarından bahseden, uyuşturucuyla mücadele etmemizden dem vuran Muhtar, uyuşturucu ticareti yaparken yakalandı.’’

Ne garip bir zamanda yaşıyoruz değil mi?

Adeta at izi it izine karışmış vaziyette.

Kim silahlı, kim külahlı belli değil.

İyi dediğimiz kötü, kötü dediğimiz iyi çıkabiliyor.

Değer yargılarımız sanki tarumar olmuş durumda.

Bu mübarek günlerde böyle olumsuzluklardan bahsetmek vicdanımı yaralıyor. Neylersiniz ki bu gerçekleri de yaşıyoruz.

Bu Ramazanın teması ‘’ dürüstlük’’ tü. Dürüst olmak kadar, dürüst kalmak/kalabilmek de önemlidir. Başkalarının dürüst olmaması bizim dürüst olmamıza halel getirmemeli. Dürüstlüğü ilk önce kendi özümüzde yaşamalıyız.

Uzmanlar diyor, kişi en çok neyden bahsediyorsa o konuda zaafı oluyormuş. Yani hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Oysa biz eylemiyle ve söylemiyle bir insanlar olmaya ahdetmiştik.

Kişi, muhatabını da kendi gibi bilir.

Aklıma, çoğunuzun bildiğini zannettiğim, yaşanmış bir hadise geldi. Konuyla ve Ramazanla alakasına binaen paylaşmak istedim.

‘’İhtiyar adamın hanımı evde tereyağı yapıyor, ihtiyar adam ise bunu her gün yakınlardaki bakkala götürüp satıyor, onunla da geçimlerini sağlıyorlardı.

Bakkal, adamın getirdiği tereyağının hiç tartmıyor, hemen parasının veriyordu.

Bakkal, bir gün acaba dedi, adam gittikten sonra tereyağını teraziye koydu. 900 gram geldiğini görünce çok öfkelendi ve yarın geldiğinde bunun hesabını sorar, bir daha ondan alışveriş yapmam dedi.

Ertesi sabah, ihtiyar adam elinde tereyağıyla içeri girdi. Bakkal, haşin bakışlarıyla ‘’bir daha senden tereyağı almayacağım’’ dedi.

İhtiyar adam üzülerek: ’’ Efendim, bir yanlışlık mı oldu’’ dedi.

Bakkal :‘’ Efendi, senin bana getirdiğin tereyağını tarttım, 900 gram geldi; ayıp değil mi bu yaptığın’’ diye çıkıştı.

İhtiyar adam utanarak başını öne eğdi ve : ‘’ bizim terazimiz yok, sizden bir kilo şeker almıştık; onu tartı olarak kullanıyoruz’’ diyebildi.

Bakkal, utancından ne yapacağını şaşırdı. Söyleyebilecek bir söz bulamadı.

Böyledir bu dünya… Kime ne ağırlıkta kıymet verirsen, o ağırlıkta kıymet bulursun.

Ya da atalarımızın dediği gibi ‘’ ektiğini biçersin.’’