Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Ömür Cansu ŞAHİN


KISKANIRIM SENİ BEN


Shakespeare´in ünlü karakteri olan Othello büyük aşkına bir mendil hediye eder ve karısı bu mendili kaybeder. Bu durumdan şüphe duyan Othello kuşkulanmaya başlar ve bu kuşku önce karısını sonra kendisini öldürmesine sebep olur. Bu acı verici olay bir eserin kahramanına aittir fakat ne yazık ki gerçek hayatta da sıklıkla karşımıza çıkan bu durum psikolojiye ´´Othello sendromu´´ olarak geçmiştir. Othello sendromu, yani ´´patolojik kıskançlık´´; ilişkilerin en yıpratıcı ve acı veren karmaşasıdır?
Kıskançlık bireyin eşine bir başka kişinin daha çekici gelmeye başladığını algılaması ya da bir başka rakibin var olduğuna inanmaya başlaması olarak tanımlanabilir. Kıskançlığın ilişki içerisindeki uyumsuzlukların, eşitsizliklerin ve doyumsuzluğun bir ürünü olduğu söylenmelidir. Temelinde kaybetme korkusu yatan kıskançlık, patolojik bir düzeyde hissedildiğinde obsesyonlarla gelişir ve altında öfke yatar. İlişkileri ve evlilikleri çıkmaza sokan obsesyonel (takıntılı) kıskançlık tıpkı Othello karakterinde olduğu gibi kuşkuyla başlar.
Eşin kıskanılması için genellikle bir hedefin olması gerekmez, bir başkası olsun veya olmasın bireyin terk edilme ve yalnızlık gibi kaygıların dışa vurumu kıskançlık şeklinde olabilmektedir.Özellikle de benlik saygıları düşük bireyler bu terk edilme ve yalnızlık korkusunu fazlaca yaşadıkları için, ilişkilerinde devamlı tetikte olacaklardır ve yoğun kıskançlık krizleriyle duygusal ilişkilerini çıkmaza sokacaklardır. Kıskanan bireyde kıskançlığın beraberinde; acı, keder, öfke, üzüntü, korku ve aşağılanma duyguları da görülmektedir.
Kuşkuyla başlayan patolojik kıskançlık bir müddet sonra eşlerden birinin dedektif rolüne diğerinin suçlu psikolojisine bürünmesiyle devam eder. Dedektif rolündeki eş; suçlunun göz hareketlerini bile takip etmeye başlar ve ilişki artık bu noktada çıkmaza girer.
Kıskanan kişi düşük benlik saygısına sahiptir ve dedektif rolü oynadığı için de sürekli suçluluk duygusu yaşamaktadır.Aşağılanmış olan benliğini bu sayede daha da fazla aşağılamaktadır.Karşı taraf ise savunma mekanizmalarını çok fazla kullanmaya başlamış ve yorulmuştur.
Kişinin kıskançlığı değerlendirilirken bu duygunun neye hizmet ettiğini iyi anlamamız gerekmektedir;
-Aşkın, sevginin, bağlılığın bir kanıtı olarak mı görülmektedir?
-Eşi ilişkiye daha fazla odaklamaya mı zorlamaktadır?
-Onun dikkatini çekmek, onu cezalandırmak için mi yapılmaktadır?
-Kişi kendi kıskançlığını eşine mi yansıtmaktadır?
Kıskançlığın belirli bir eşle yaşanan ilişkiye mi özgü olduğu, belirli durumlarda mı ortaya çıktığı, yoksa eşin, ilişkinin özellikleri ne olursa olsun kendisini gösteriyor olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ve elbette kıskançlığın altında yatan faktörler (düşük benlik saygısı, daha önce ihanete uğrama, ebeveynlerinde ihanete şahit olma vb. ) iyi irdelenmelidir.
İlişkilerde dengeleri sarsacak ve ilişkiyi yorup çıkmaza sokacak düzeyde kıskançlık duygusuna sahip bireylerin mutlaka bir uzman yardımı alarak, bu duyguyla sağlıklı yollarla başa çıkmayı öğrenmeleri gerekmektedir.