Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


KİTABI REDDEDEN ÖĞRETMEN(!)

KİTABI REDDEDEN ÖĞRETMEN(!)


Hazin ve gerçek bir hikâye.
Aslında her şey yazının başlığında başlayıp ve bitiyor. Sadece bu kadar bile yazılsaydı teferruata lüzum kalmazdı.
    Yaklaşık yirmi senedir yazı yazıyorum; ilk defa bir öğretmen için böyle bir yazı yazıyorum. Aslına bakılırsa olumsuz konularda bir şeyler yazmak istemiyorum. Fakat bu biraz beni üzdü.
    Her şey mailime “Hocam kitaplarınızdan gönderirseniz öğrencilerime hediye etmek istiyorum” mesajı üzerine gerçekleşti. İl dışındaydım ve cevaben “Şu an il dışındayım, döndüğümde yollarım” şeklinde bir cevap yazdım.
    Seyahat bitip Ünye'ye döndüğümde aynı kişiden (kişi diyorum o zaman öyle sanıyordum) “Hocam kitapları yolladınız mı” diye bir mesaj daha geldi.
    İşlerimin fazlalığından dolayı biraz geciktirmiştim. Hemen yedi-sekiz kitabı elime aldım. Birini isteyen kişinin adına ( Adını mail ile bildirmişti doğruysa) PTT kargo ile yolladım. Tabii kitaplar için hiçbir ücret talep etmedim. Nihayetinde öğrencilere dağıtılacak ve birkaç tane de kütüphaneye bırakılacaktı. Daha doğrusu kitabı isteyen kişi öyle demişti. Beyanı esas alarak kitapları yolladım.
    Bu ara kime kitap yollasam kitaptan ücret istemediğim gibi kargo ücretini de ben ödüyordum. Ve her defasında “Hocam kargo ücretini bari biz ödeseydik” gibi serzenişler duyuyordum. Bu sefer Kitaplar Güneydoğu'da bir ile gidecekti. Düşündüm taşındım. Hem kitabı ücretsiz yolla, hem de ücretini sen öde. Acaba orada örfi olarak nasıl karşılanır diye düşündüm. Ve “Karşı ödemeli” kitapları yolladım.
    Kitabı kargoya verdiğimden beş dakika sonra muhatabımı aradım. Telefonum rehberinde olmadığından biraz temkinli yaklaştı. Bu normal bir şeydi. Ben kendimi tanıttım. Kitapları kargoya verdiğimi söyledim.     Ayrıca “Size mesaj geldi mi” diye de sordum. Bu soruya kaba sayılacak bir cevap aldım. Bana “Mesaj atmışlarsa gelmiştir” dedi konuştuğum muhtemel TC numaralı kişi.
    Sonra bana kitap hakkında sorular sordu. Kendisinin Tarih öğretmeni olduğunu söyledi. Ve konuşma burada sona erdi.
Ben kargo takip numarasından kitabın ulaşıp ulaşmadığını takip ediyordum. İki gün sonra kitaplar Güneydoğu vilayetlerinden birine ulaştı. Heyhat! Ne arayan var ne soran. Ve yaklaşık bir ay sonra bana PTT kargodan bir mesaj geldi. “Gönderdiğiniz kargo iade edilmiştir, 24 TL karşılığı kargonuzu alabilirsiniz” diye…
    Kargoyu almasam onca kitap heba olacak. Mecburen kendi kitaplarımı 24 TL karşılığı rehinden kurtardım. Doğrusu kitabı hem kendi isteyip hem de almayan ve kendisinin Tarih Öğretmeni olduğunu söyleyen TC numaralı vatandaş nasıl bir hisse kapıldı da vazgeçti anlamadım. Faceden arkadaşımdı. Paylaşımlarına baktım fetvalar üst üste geliyordu. Üstelik talep ondan gelmişti. 
    TC numası olana bu vatandaşın sınıfta öğrenciler nasıl bir tarih dersi işlediğini hep merak ettim. Mesela Asr-ı Saadet olarak bilinen devri nasıl işledi. Emevileri, Abbasileri, Selçukluları, Osmanlıları nasıl işledi?
    İçimden “İyi ki benim öğretmenlerim buna benzemiyor” diye geçirdim. Ona “İçinde "KİTAP" olan kargoyu neden kabul etmediğinizi anlayamadım. Saygılar sunarım” diye bir mesaj yazdım. Şayet okuryazarlığı varsa bu cümlenin ne anlama geldiğini sanırım tahmin etmiştir. En azından “Kitap” nedir diye birine sorsa ona söylerler.
    Mesaj yoluyla “Halını hatırını sorup” konuyu kapattım. Bizim kitaplar da benden şanslıymış. Karadeniz'den kalkıp Güneydoğu'yu gezip geldi. Uğramadıysa TC numaralı vatandaşa uğramadı. Bir kayıp değil yani. 
    Ne şanslıymışsınız be kitaplarım. Olur-olmaz kilerle muhatap olmuyorsunuz.