Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


Kitap Okuma Cezası


Nevzuhur zamandaki garip uygulamalardan birisi de kitap okuma cezasıdır. Malum bazı davranışlar ceza hukukuna göre hâkimin de kanaat getirmesi sonucu böyle tuhaf cezalar olabiliyor.

Başlangıçta kulağa hoş gelen bu ceza türü bir incelendiğinde hiç de şık durmuyor. Durmuyor çünkü kitap okuma bir ceza olamaz. Olsa olsa bir ödül olur.

Zaten kitap okumuyoruz bari bunu ceza yoluyla okutalım gibi bir garabetin beğenilecek tarafı olamaz. Kendisine kitap okuma cezası verilen kişi, sözde cezası bitince kitaba nasıl bakacak? Elbette bir ceza aracı diye. Nerde bir kitap görse cezalandırılacak birileri mi var diye aklından geçirecek belki.
Hatta öğrencilerin sırtında içi dolu kitap çantaları için cezalarını çekmek için okula mı gidiyor diye düşünürlerse kimse yadırgamasın.

Kitap okunmasının özendirilmesi çok, ama çok mühim bir şeydir. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak fevkalade bir davranıştır. Ama bunu bir cezai müeyyide gibi görmek, göstermek kimsenin hakkı olmamalı.
Büyük mütefekkir Cemil Meriç gözlerindeki ışık bitene kadar kitaplarla hemhal olmuştur. İşte kitap hakkındaki sözlerden biri: ? Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Hayatı anlamadan geçiyoruz. Olgunlaşmak, kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. Haramî mağaraların kapılarını değil, hükümdar hazinelerinin kapısını açan büyü, kitap!?

Kelamın kisve-i tab´a bürünmesiyle kitabın hayatımızdaki yeri değişti. Artık her aranılan kitaba ulaşmamış mümkün. Eskiden en iyi hediye kitaptır derken bile, okuma alışkanlığımız yok demeğe geliyordu. Elbette kitap güzel bir hediyedir. Bu hediye ondan istifade edilsin diye alınır. Ancak bizler onun içinden çok kendini değeli görür ve gelen hediyeyi ´hatıra´ olsun diye saklarız. Ne başkasına verir, ne de biz okuruz.

Her şeyin yeri başkadır. Bazen bir sohbetten öğrendiklerimizi kitaptan elde edemeyiz. Sohbete kendi isteğimizle gittiğimizden can kulağı ile dinleriz. Bize bir külfeti yoktur. Ancak satır satır kitap okumak bize müşkülatlı bir iş gelir. Zaman geçtikçe soğumaya başlar ve bir daha elimize almamak üzere raftaki yerine koyarız.

Kitabı raftan okumak için değil de ceza ile indirmek kitaba verilmiş en büyük cezadır.

Bu gün okullarımızda kitap okuma saatleri var. Ancak bu işin önemini kavramış olmayanlar iki test daha çözmek için bu uygulamayı kâğıt üzerinde yapmaktadır. Sonra da kitap okumaya alışmamış bir ?sürü? kişi okullarımızdan mezun olup, derdini bile anlatamayacak halde orta yerde kalmaktadır.

Geçmişimize baktığımızda çok sahada eserler vermiş bir milletin temsilcileriyiz. Kaç tanemiz bunlardan bir kaçını hakkıyla okuyup tetkik etti acaba? Bunun üzerine bir de ceza unsuru olarak kullanılması işin vahametini daha da artırmaktadır.

Buna benzer bir ceza da ağaç dikme cezasıydı. Cezasıydı diyorum bu ceza kaldırıldı. Ağaç dikmenin ıslah edici bir yönü olmadığı gerekçesiyle ceza olmaktan çıkarıldı. Umarım aynı şey kitap için de olur. İlla kitap okutmaya teşvik edilecekse kitap fiyatları ve çeşitlerinde iyileştirme yapılmalı; Kültür

Bakanlığı ve Milli eğitim Bakanlığı kendi uhdelerinde daha önce açmış oldukları yerleri tekrar faaliyete geçirirse bir nebze katkıda bulunmuş olur.

Yazımıza yine Cemil Meriç´in ifadeleriyle son verelim.

?İnsanlar kıyıcıydı kitaplara sığındım!?