Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Mehmet TÜRKAN


KLAVYE İLE SAVAŞ


Her çağın kendine mahsus hastalıkları vardır. Bu hastalıklar o devrin karabasanı olmuş ve insanlara hayatı zindan etmiştir. Bir zaman veba insanların kara yazısı olmuş, bir zaman gelmiş cüzamlı insanlar olmuş ve bütün insanlık ondan kaçmış uzak durmuş, bir zaman gelmiş verem insanların hayatını zehir etmiş. Hastalıklar böyle devam etmiş ve her dönemin adı başka başka da olsa bir ömür törpüsü olmuş ve onu yemiş bitirmiş. Toplumlara travmalar yaşatmış.

Bu çağın en ölümcül hastalığı şüphesiz kanserdir. Hâlâ can almaya devam ediyor. Ama bir başka onulmaz hastalık daha türedi ki bu da teknoloji hastalığı.

Bilim ve teknoloji geliştikçe insanların ve toplumların ilgi alanları ve hastalık modları da değişime uğradı. Marazi hastalıkların yerini gençlerimizi yiyip bitiren teknolojik hastalıklar aldı. Bu hastalığın kaynağında internet ve onun sağlayıcıları yer alıyor.

Bu teknolojik aletler yani akıllı telefonlar, tabletler, laptoplar… ve diğer bilgisayarlar. Gençlerimiz öyle bir hayattan kopardı ki aynı evde ve hatta aynı odada olmasına rağmen bir biriyle hiç konuşmadan günler geçiren nesiller oluştu. Sanal âlemde kendini uyuşturan ve başka âlemleri ve her türlü, iyi veya kötü bilgiye ulaştıran internet dünyasında yaşar oldu. Öyleki bilgisayarın ve oynadığı oyun başından kalkmaya zaman bulamadığı yemek yemeyi unutan veya hazır ve ayaküstü yiyecekler yediği için obezleşen nesiller oldu.

Eğlenceler, konuşmalar ve hatta kavgalar bile sanal oldu. Geçenlerde bir genç delikanlının klavye ile savaşına şahit oldum. Bilgisayarın başında oyun oynayan bu delikanlı öyle kendinden geçmiş ki başaramadığı veya yetiştiremediği oyun için hırsını klavyeden alıyor onu yeden yere vuruyordu. “Ne oluyor kardeş?” dediğimde “Ne olmuş ki?” diye cevap verdi. Yani öyle bir hale gelmiş ki klavye ile savaş ettiğinin ve hırsını ondan çıkardığının bile farkında değildi.

Kısaca şunu söylemek isterim ki: asrımızın yeni hastalığı türemiş ve ortada ap açık duruyor. Neredeyse gençliğimizin tamamına yakınını teslim almış durumda. Hastalığın mikrobu olan telefonları, laptop, tablet ve sair bilgisayarları kendi elimizle kendimiz eve getiriyoruz. Her hastalığa çare aradığımız gibi bu hastalığa da bir çare aramalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir.

Sanal âlemde kısa üç beş kelime ile haberleşip selamlaşan ve bir kısım şekillerle kendilerine dost bulan bu nesli hayata ve dilimizin güzelliğine döndürme için mücadele başlatmamızın zamanı geldi de geçiyor. Yoksa bir gün gelir klavye ile savaş veren bu nesli kaybetmiş ve sanal savaşların içinde kaybolan hayali savaşçılara çevirebiliriz.