Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Komşu dediğin

Komşu dediğin


Önceki yazımızda, iyi bir komşunun(!) özelliklerinden söz ederken, futbola da değinmiştik. Tam da futbol oynamanın, komşuluk ilişkileri ile alâkasını anlatacakken sütunun sonuna gelmiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.

Günümüzde futbol, gözde mesleklerden! Eskiye oranla pek çok aile çocuğunu futbolcu yapmak istiyor. Hatta şimdilerde çocuğu futbol oynamaya anne teşvik ediyor.
Yalnız bir sorun çıkıyor karşımıza. Anne ev hanımı, evin işleri ile ilgilenecek, yemek yapacak, bulaşık yıkayacak, ev temizleyecek… Bu kadar iş arasında oğlunu elinden tutup ne zaman top sahasına götürsün? İşte zeki(!) anneler buna da çözüm bulmuşlar:

“Çocuğu evde yetiştirmek.”
Hem bu işin gecesi gündüzü de olmaz. Al çarşıdan bir futbol topu, odadaki kırılacak eşyaları kaldır. Çocuk vursun topun gözüne. Olsun iyi bir futbolcu!

“Evde de futbol oynanır mı? Komşular rahatsız olmaz mı?” demeyin. Siz bu işleri bilmiyorsunuz. Günümüzde iyi komşu olmanın(!) şartlarından biri de budur. Sen kendi işine bakacaksın arkadaş. Komşu rahatsız oluyor diye çocuğunu futbolcu yetiştirmeyecek misin? Bu senin en tabii hakkın!

Ramazan ayındasın ve oruç tutuyorsun. Mevsim yaz, geceler kısa. Sahura kalkabilmek için teravihten sonra evine gelip yatmışsın. Uyumuşsun. Gürültülerle uyanıyorsun. Hava sıcak olduğu için açık bıraktığın pencereden kadın sesleri geliyor. Komşun gezmekten mi yoksa misafirlikten mi gelmiş, bilinmez. Yüksek perdeden konuşuyorlar. Bir yandan da balkon yıkıyor. Suyun şarıltısını duyuyorsun. Saate bakıyorsun, 01.00`i geçmiş.

“Böyle bir gecede, bu vakitte, bu gürültü yapılır m? Gecenin bu saatinde insanlar uyandırılır mı?” deme. Komşu dediğin böyle olur!
Ne o öyle? Bu ramazan gecesinde erken yatıyorsun? Komşunun eve geç döneceğini bilmiyor musun? Sahura kadar uyuyacakmışsın. Sahura kalkmak sevapmış… Sevapsa sevap. Sen de komşun gibi yap. Orada burada dolaş. Vakit geçir. Eve geç vakit gel. Yemeğini ye öyle yat. Bak, komşun öyle yapıyor. Sahura kadar bekliyor. Hem bu arada işini gücünü de yapıyor. Sahur yemeğini yiyip öyle yatıyor.

Sen erken yatsan da bir faydası olmaz, uyuyamazsın. Çünkü komşu dediğin(!) sadece geç gelip karşı balkondaki komşu ile sohbet etmekle kalmamalı, çamaşırını da makineye o saatte atmalı. Sen uyumak için başını yastığa koysan bile alt kattan, üst kattan gelen çamaşır makinesi sesi kulağını tırmalamalı. Zaten günümüzde komşuluk ilişkileri pek zayıftır. Alt kattaki yahut üst kattaki komşunu haftada bir ya görürsün, ya göremezsin. O da merdivenlerde tesadüfen olur. İşte komşun bunları yapmalı ki, komşunun varlığından haberdar olasın!

Sakın ha, “Gecenin geç vakti, komşumu uyarayım” deme. Desen de bir faydası olmaz, o kendi bildiğini okuyacaktır. Hatta,
“Delinin zoruna bak! Ben balkonumu temizlemeyecek miyim? Ben çamaşır yıkamayacak mıyım? Komşularla konuşmamı da yasaklayacak galiba!..” diyecektir.
Zaten komşu dediğin böyle olur!

Dinimiz komşu hakkına çok önem vermiş. Bu konuda Peygamberimiz (SAS), “Cebrail komşu hakkından bana o kadar çok söz etti ki, neredeyse komşuyu komşusuna mirasçı kılacak sandım” demiş.
Bunu komşuna hiç hatırlatma. O bunları senden iyi bilir! İş oraya gelince, komşu hakları konusunda bir konferans bile verebilir.

Sıra uygulamaya gelince?..
İşin o tarafına hiç girme…
İyi haftalar.