Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Konumuz Karadeniz


?Sarp kayalar, ormanlar kaplar Karadeniz´i,

Eteğinde dağların, şehirler dizi dizi.?


Şair, ´Karadeniz´ isimli şiirine bu mısralarla başlamış.


Ben Karadeniz Bölgesi´nde doğmuşum. Doğu Karadeniz´in merkezî ve tarihî şehri Trabzon´un bir köyünde. Görev yeri konusunda da nasibim Orta Karadeniz´den açıldı ve Doğu Karadeniz´le devam etti. Halen de Orta Karadeniz´deyim.
Öğretmenlerin üç aylık yaz tatili süresince de bu sene bölgenin dışına çıkmadım.


Ramazan ayı, yaz mevsimine denk gelse de bizim için gezip tozma ayı değildir. Bu yüzden Ramazan süresince Terme´den ayrılmadık. Fındık toplama mevsimi geldiğinde yaklaşık on günümüz bir arkadaşa yardım etmekle Söğütlü´de geçti. 17-28 Ağustos arasında da doğum yerim olan Beşikdüzü´nün Şahmelik Köyü´ndeydim. Yani yaz ayları boyunca da hep Karadeniz´deydik.


Yaşadığımız Terme ilçesi de coğrafi bakımdan Orta Karadeniz Bölgesi´nde bulunuyor. Okul yıllarımızda Karadeniz Bölgesi´nin iklimi ders kitaplarında, ?Her mevsim yağışlı ılıman bir iklimi vardır? diye tanımlanırdı. Bu bir genellemedir.

Bölgenin doğusu ile batısı arasında farklılıklar görülür. Doğu Karadeniz daha ılıman ve daha yağışlı bir iklime sahiptir. Zaten ülkemizin en çok yağış alan ili Rize bu bölgededir.


Ben Rize- Çamlıhemşin´de üç yıl görev yaptım. Tayinim Terme´ye çıkınca bir süre iklime alışamadım. Burası bana hayli sıcak gelmişti. Güneşli günlerinin sayısı daha fazla ve güneşin ışınları daha etkiliydi. Öyle ki, güneşin gözümü almasından dolayı gözlüksüz sokakta dolaşamıyordum.


Bölgeler arasında iklim farklılıkları olduğu gibi doğduğum köyün mahalleleri arasında da farklılıklar vardır. Çocukluğumun geçtiği Güney Mahalle, yukarı mahallelere göre daha sıcaktır. Gülle Tepesi´ni sis kaplamış, Zalahna´ya çise yağmakta iken Güney Mahalle bundan etkilenmez. İncirin en iyisi bizim mahallede yetişir. Buna karşılık Güney Mahalle´de nadiren rastlanan taflan, Zalahna´da ve Uzunlar Mahallesi´nde bol miktarda bulunur.


Köyde bizim arazimiz ve evimiz yoktur. Annem, sahipleri 25 yıl önce ölmüş, mirasçıları da İstanbul´da yaşayan eski tip bir köy evinde kalmaktadır. Yaz mevsiminde 6 ay bu evde tek başına yaşar. Bu arada arazi ile de ilgilenir, fındığın temizliğini yapar. Ancak orta boy bir fidan büyüklüğüne ulaşmış olan fındık dallarını eğemediği için bizi yardıma çağırır. Biz de bu davete uyduk ve eşimle köye gittik.


Zalahna, Güney Mahalle´ye göre daha yüksek bir konumda ve düzlüktür. Köye vardığımızın ertesi günü güneşli bir havada fındık topladık. Lakin sonraki günler ya bulutlu ya da öğleden sonraları yağmur altında geçti. Artvin´de sekiz kişinin ölümüne yol açan selde biz Zalahna´daydık. Yağmur 01.00´de başladı ve aralıklarla sabaha kadar devam etti. Bulunduğumuz yer düz olduğundan sel ve heyelan tehlikesi yaşamadık. Artvin´deki selde ölenlere Allah´tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Onlara üzüntü veren yağmur, bizim için sükûnet anlamı taşıyordu. Üzeri teneke ile örtülü eski tip köy evinin üzerine düşen damlalar bize ninni gibi geliyordu. Artvin´deki felaketten habersiz, gece yatağımızda bir süre yağmuru dinledik.


Normalde 2-3 günde kuruyacak olan fındık, yağmur sebebiyle bir haftada kurumadı. Sahilde evi ya da imkanı olanlar kurutmak için fındığını bir kamyona yükleyip deniz kenarına indiler. Fındığı çok olanlar bakalım ne zaman kurutabilecekler? Bu gidişle fındık kurutma makinesinin icadı uzak olmasa gerek.


Neticede şöyle veya böyle biz de fındığımızı kuruttuk ve patoza verip salimen Terme´ye döndük.

* * *
Biz Trabzon´da iken bir kalp krizi sonucu vefat eden emekli öğretmen Ahmet Akbulut´a Allah´tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.