Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Kore neresi olur?

Kore neresi olur?


16 Eylül 2013 Pazartesi günü başlayan 2013-14 eğitim ve öğretim yılı 1. Kanaat dönemi 24 Ocak 2014 Cuma günü sona erdi. Öğrencilere karneleri dağıtıldı. Dereceye girenlere, takdir ve teşekkür belgesi alanlara ödülleri verildi. Başarılarından dolayı kendilerini kutluyorum.

Sadece not yüksekliği değil başka özellikler de ödüllendirildi. Ki ben asıl bu ikinci guruptakileri önemsiyorum.
Kimdi onlar?

Meselâ; hiç devamsızlık yapmamış veya çok az devamsızlık yapmış olanlar. Sosyal faaliyetlere katılıp okulunu başarı ile temsil edenler. Ve daha önemlisi, derslerde öğretmenlerini yormayan, boş konuşmayan, güzel ve edepli davranışları ile onur belgesi almaya hak kazananlar…

İşte ödülü asıl hak edenler bence bunlardır. Çünkü bilgi seviyesi yükselmese de öğrenci bir şekilde notunu yükseltebilir. Allem eder kallem eder, sağdan çalar soldan çırpar, öğretmenine yalvarır ve notunu yükseltebilir. Ama edep notu, ahlâk ve davranış notu öyle kolay yükselmez.

14 Milyon öğrencinin yanı sıra öğretmenler de tatile girdiler. Hepsine iyi tatiller diliyorum. Tekrar sağlıcakla okullarına dönmelerini diliyorum.
Ben de kendime “iyi tatiller” diledim ve birkaç yıldır yaptığım gibi Samsun`a kızlarımın yanına gittim. Akşam yemek ve çay faslından sonra onlar benim zaman ayırmayacağım bir dizi filim seyretmeye başladılar. Ben de diğer odaya geçtim. Bana hitap edecek bir kanal ararken, bugüne kadar hiç açmadığım Gaziantep Tv karşıma çıktı. Bu kanalda 5-10 saniye kalınca devam etmeye karar verdim. Bir Kore gazisi anılarını anlatıyordu. Gazimiz Halil Dağlıoğlu`nun anlattıklarını dikkate değer bulduğum için sizinle de paylaşmak istiyorum:

“Türkiye`nin Kore`ye asker göndermesi gündeme geldiğinde bizler Kore`nin neresi olduğunu bilmiyorduk. Bana sorulunca, gençlik işte, ailemin haberi olmadan listeye yazıldım. Ailem Kore`ye gittiğimi, oradan yazdığım mektuptan öğrendi.
Kore`de unutamayacağımız anılarımız oldu. Bir gün birkaç Amerikalı askerin 13-14 yaşlarında Koreli bir çocuğu itip kaktığını ve onunla eğlendiğini gördüm. Çocuğun bu muameleden rahatsız olduğu anlaşılıyordu. Dayanamadım, yanlarına gittim. “Bu çocuktan ne istiyorsunuz?” dedim. Amerikalılar duraklayınca çocuk benden cesaret almış olacak ki yanıma geldi, beni siper alır gibi arkama geçti ve ellerini belime doladı. Amerikalılar aralarında bir şeyler konuştular. Herhalde “Bir Koreli için bu Türkle kavga etmeye değmez” demiş olmalılar ki, oradan uzaklaştılar.

Amerikalılar gidince etrafta bulunan ve olaya müdahale etmekten korkan Koreliler koşarak yanıma geldiler. Hep birlikte “Thank you Törki, Thank you Törki…” diyorlardı.
Biz Kore`de 13 ay kaldık. Türklerin kahramanlığı ve barışseverliği başta Koreliler olmak üzere herkesin takdirini kazanmıştı. Sonradan aramıza katılan bir Japon şöyle diyordu:

“Japonya`da günün konusu sizsiniz. Binlerce kilometre uzaktan gelmişsiniz. Kendi vatanınızı savunur gibi savaşıyor, kendi milletinizi koruyor gibi mücadele ediyorsunuz. Bu uğurda ölüyor, yaralanıyorsunuz. Biz bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.”
Gazimiz bize dersler de verdi, nasihat etti:

“Biz büyük bir milletiz. Biz barışsever bir milletiz. Dünyada barışı hâkim kılmak için sadece Kore`ye değil, Somali`ye, Afganistan`a, Bosna Hersek`e ve daha pek çok ülkeye barış görevlisi asker gönderdik. Ama aramızda didişip duruyoruz. Biz şu anda dünyada itibarı olan bir milletiz. Kavgaya ne gerek var! Niçin, birbirimizle anlaşamıyoruz? Bakınız, Güney ve Kuzey Kore tek millet ama hala barışabilmiş değiller. Kavga iyi bir şey değil.”

Kore gazisi Halil Dağlıoğlu bir de temennide bulundu:
“Biz Kore`ye gittik ama iyi niyetle gittik. Herkes bizim gibi davranmadı. Orada 18 milletten asker vardı. Ne ahlâksızlıklar yaptılar, ne kötülükler ettiler!.. Ben, aklınıza ne gelirse diyeyim, gerisini siz anlayın. Bunun için diyorum ki, Allah kimsenin vatanına yabancı asker sokmasın!”

Biz Kore`ye niçin gittik?
İşte bunun için gittik. Başkaları gibi barbarlık için değil, ahlâksızlık yapmak için değil, adaletsiz davranmak için değil, barış ve huzuru sağlamak için gittik.
Biz de gazimizin duasına “Âmin” diyoruz.