Bugün, 5 Mayıs 2024 Pazar

Zeki ORDU


KORGAN ŞEHİT EMRAH SAPA İMAM-HATİP ORTAOKULU

KORGAN ŞEHİT EMRAH SAPA İMAM-HATİP ORTAOKULU


 Seyahat, sadece coğrafi bir yer değiştirmenin adı değildir. Bir yerden, başka bir yere hareket ettiğinizde ne ile karşılaşacağınızı bilemezsiniz. 
İnsana ve hayata dair ne varsa gün içinde yaşanır. Bunlardan bazıları nadir görünen durumlar sınıfından olup; bazıları da vaka-i adiye diye ifade edilen sıradan bir haldir. 
İşin teferruatına girmeden Korgan seyahatimiz ve buna bağlı olarak yaşadığımız anlar hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.
Korgan ilçesine yola koyulmadan önce; günlerce bu ilçe hakkında bazı araştırmalar yaptım. Kâh okudum, kâh dinledim… Kâh belgesellere müracaat ettim. Yani kısa zaman içinde ulaşabildiğim pek çok şeye ulaşmaya çalıştım. Nihayetinde Korgan'ın yolunu tuttum.
Her ne kadar atalar “Evdeki hesap çarşıya uymaz” dese de biz yine evde bazı hesaplamalar yaptık. Öyle bomboş olarak da yola çıkılmaz ki…
Yine, “Kervan yolda düzülür diye” bir sözümüz daha var. Biz bu iki atalar sözünü göz ardı etmeden bazı hazırlıklar yapıp yola revan olduk.
Elimizde bulunan ziyaret listesi içinde Korgan Şehit Emrah Sapa İmam-Hatip Ortaokulu da vardı. Tabii bu okulu seçme sebebi üzerine ayrı bir yazı yazacağım. Ancak konumuzu dağıtmadan sebebini başka bir tarihe bırakarak adı geçen okul ile hatıralarıma geçmek istiyorum.
Aylardan ramazandı. Elime iftarlığımızı da alıp yollara düştük. Önce konaklayacağım yeri belirledikten sonra mart ayı ve ilçeye göre bir hayli sıcak bir günde ziyaret mekânlarım için harekete geçtim. Tabii bu arada Ünye'de bana Korgan'a giderken “Sıkı giyinin” ikazını da göz ardı etmedim.
İlk uğradığım okul İbn-i Sina Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ikinci olarak Korgan Öğretmenevi ve üçünü olarak Şehit Emrah Sapa İmam- Hatip Ortaokulu oldu.
Şehidimizin adın taşıyan okula vardığımda ilk iş olarak kapısında “Okul Müdürü” yazan odaya yöneldim. Kapıyı vurup içeri girdiğimde Okul Müdürü Sayın Elif Sönmez Usta Hanımefendi bir toplantı halindeydi. Kısaca kendimi tanıttım. Emekli bir eğitimci olduğumu da ilave ettim ve “Siz toplantınızı bölmeyiniz, ben dışarıda beklerim” dedim. 
Bunun üzerine Elif Hanım mütebessim bir çehre ile beni makamına davet etti. Aylardan ramazan ve vakit öğleyi geçmişti. Oruçlu olmanın da verdiği rehavete yol yorgunluğu da ilave olunca kendimi bir koltuğa atıverdim.
Kısa zaman içinde meramımı anlattım. Ziyaret sebebimin ilçeleri az da olsa tanımak, oraya ait vatandaşları yerinde görmek ve tatlı bir hatıra ile zamanı değerlendirmekti. Yaklaşık 40 senemi verdiğim okulları hissi bir tercih ile ziyaret ettiğimi de belirttim. Tabiri caizse ayağım çektiğini ise söylemedim. Tabii gönlümün de teşvik etmesini…
Kısa bir sohbetin ardından okulun SADA adlı bir projesi olduğunu öğrendim. Bu projeye göre öğrencileri ders dışı faaliyet olarak okumaya, okudukları anlamaya, anlatmaya ve dahi yazmaya dair bir çalışmaymış. Çalışmaya rehberlik eden de okulun Türkçe Öğretmeni Gülbahar Aksu Tekin Öğretmen.  Gülbahar Öğretmen ile tanıştık ve benden öğrenciler ile sohbet etmek için vaktimin olup olmadığını sordular. Ben bir eğitimci olarak öğrenciler ile baş başa olmayı bir görev addettim. 
Okulun çok amaçlı salonuna girdiğimde beni “Küçük Kalemler Büyük Hayaller” yazılı panolar karşıladı. Çok güzel bir ifadeydi. Daha lafa başlamadan önce bu yazıları kısa süre içinde defalarca okudum. Her okuyuşumda yeni bir cümle ile karşılaşıyorum sanıyordum.
Toplantıya ait yaşadıklarımı bir sonraki yazıda yazacağım. Çünkü bana ayrılan yerin sonuna geldim. Merak etmeyiniz yerim dar bahanesine sığınmayacağım. Çünkü bu okulla ilgili yazacaklarım yeni başlıyor.
Öncelikle böyle bir projenin hayata geçmesinde irade, karalılık ve emeklerinden dolayı Okul Müdürü Sayın Elif Sönmez Usta Hanımefendi, Türkçe Öğretmeni Gülbahar Aksu Tekin Hanımefendi ve ismini yamadığım diğer bütün kişileri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyor; emeklerinden dolayı tebrik ediyor, yarınlarımızın temel taşları olan öğrencilerimiz adına da teşekkür ediyorum.
Bir sonraki yazıda buluşmak umuduyla…