Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


KOZLUK ORTAOKULU VE BİR VEFA

KOZLUK ORTAOKULU VE BİR VEFA


     1988 yılında 2 buçuk ay ücretli olarak Türkçe öğretmenliği yaptığım Terme/ Kozluk Ortaokuluna gönüllü olarak gitmiştim. Çünkü ben de bir zamanlar bir köy çocuğuydum ve ilkokulu elektriği bile olmayan bir köyde kayıtsız olarak bin bir çileyle okumuştum. İlkokul öğretmenlerimden olan Mazhar Şahin Hocam da Kozluk Sapağında Güzelyalı İlkokulunda görev yapıyordu o zaman. Onu bir gün sınıfında ziyaret edip “Sevgili Öğretmenim, ben de öğretmen oldum, üstelik sizin köyünüzde bir ortaokulda öğretmenlik yapıyorum.” diyerek üzerimde çok büyük emeği ve hakkı olan öğretmenime bir nebze olsun vefa borcumu da ödemek  istiyordum.
      Kozluk Ortaokulu Müdürü Saffan Bölükbaş ile görüşmeye Terme İmam-Hatip Lisesinde öğretmenlik yapan çok değerli dostum İbrahim Altun Hocam ve o köyden olup Terme İmam-Hatip Lisesinde görev yapan ve bu ortaokulda da bir iki gün Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine giren Recai Çiçek Hocam ile babamın Anadol kamyonetiyle gitmiştik. Çok değerli Recai Hocam, bizi evine davet edip kendi arılarından elde ettiği hakiki balla nefis köy yoğurdundan ikram etmişti bize.
      Terme merkezden 18 kilometre uzaklıkta bir beldede olan (şimdi ise bir mahallede bulunan) Kozluk Ortaokulu; tek katlı küçük bir binasında 3 sınıfı olan bir şirin okuldu. Bir tarafında yol, diğer tarafında gece gündüz türkü söyleyerek çağıldayan bir dere vardı. Bir odası, hem öğretmenler odası hem müdür yardımcısı hem de memur odası olarak kullanılmaktaydı. Büyük bir sobayla ısıtılan bu oda, aynı zamanda okul kütüphanesi hizmetini veriyordu.
      Müdür dışında kadrolu 3 öğretmeni olan bu okula haftada 3 gün geliyordum. Çoğu zaman Kozluk sapağından okula kadar olan 3 kilometrelik yolu kar, çamur demeden yürüyordum. Öğleyin bir lokantada kuru fasulye veya bir çorbayla idare ediyordum. Yeni evlenmiş bir idealist öğretmen olarak bunca sıkıntıyı, komik bir ders ücretini dert etmiyordum kendime. Okumak uğrunda çok çile çekmiş bir köylü çocuğu genç öğretmen olarak bu gariban köy çocuklarına umut ve hayat suyu olmaya, onlara özgüvenle birlikte Allah, vatan, bayrak, Türkçe ve okuma sevgisi vermeye çalışıyordum. Sevgi, merhamet ve sabırla minik yüreklere dokunup gül tohumları ekiyordum. Kısa bir süre de olsa Allah rızası için görev yaptığım bu okuldan ayrılırken çok önemli bir öğretmenlik tecrübesine sahip olarak İstanbul/ Kartal Anadolu Lisesine gitmiştim.
      Kozluk Ortaokulunda çok sevgili öğrencilerimden ayrılırken onların üzüntü ve sevgi gözyaşları; öğretmenlik mesleğinin her şeyden önce yüreklere sevgi, merhamet ve fedakârlıkla dokunmak olduğu bilincini vermişti bana. Ben de özyaşlarımı yüreğimin en derinlerine hüzünle ama şükürle akıtmıştım o gün.
      Kartal Anadolu Lisesinde göreve başladıktan bir iki ay sonra bir dini bayramda Kozluk Ortaokulu öğrencilerimin hepsinden bayram tebrik kartı alışım, bunca öğretmenlik hayatımın en anlamlı hediyesi oldu benim için. 
      Sağlıkçı olarak görev yaptığı Ordu'dan geçen hafta Terme'ye gelip beni ziyaret etme erdemlilik ve vefasını gösteren gül yürekli öğrencim Olcay Ayan Külahcı ile 30 yıl sonra görüşüp muhabbet etmek, Kozluk Ortaokulu günlerini yâd etmek, hasret gidermek, kitaplarımı imzalayıp hediye etmek benim için çok anlamlı ve güzeldi. İyi ki kısa bir dönem de olsa bir köy okulu olan Kozluk Ortaokulunda gül yürekli öğrencilere öğretmenlik yapmışım. Elhamdülillahirabbilalemin.