Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


KUDÜS´ÜN MİNBERİ


Haçlı seferleri ile namazlarını kılamayan o günün Müslümanları Kudüs´e de elveda diyeceklerdi. Bu ilk merhalede 90 yıl o topraklar ezana hasret kalacaktı. Bu zaman zarfında İslam coğrafyasında büyük bir hüzün olacaktı. Çünkü Müslümanlar Miraç hadisesinin kutsal mekanını, ilk kıblelerini kaybetmişlerdi.

İşte o günlerde Halepli bir marangoz yüreğinin ta derinliklerinden bu işin ıstırabını duymaya başlayacak ve kendi kendine; ´´Müslümanların ilk kıblesi işgal altında olacak ve ben bir şey yapamayacağım´´ diye söylenecekti. Bu marangoz; ´´ben bir şey yapamamam ki´´ demeyecek; düşünecek, ağlayacak, yüreğinde fırtınalar estirecek ve sonunda diyecek ki; ´´iyisi mi ben bir minber yapayım. Çünkü ben inanıyorum ki o topraklar elbet birgün yeniden Müslümanların olacak. Hiç değilse o süreci hızlandırmak için Müslümanların zihnine Kudüs´ü koymak için böyle bir minber yapayım.´´

Halepli marangoz aldığı bu karar gereği başlayacak minberi yapmağa ve sonunda herkesi hayran bırakacak bir minber ortaya koyacaktı. Dükkanına gelen müşteriler hayran hayran, tek bir çivi bile kullanılmadan yapılan bu minberin hangi camiye ait olduğunu merak edip soracaklar, marangoz ise herkesi gözyaşına boğacak şu cevabı verecekti:

´´İnşallah bu minber Müslümanları bekleyen Mescit-i Aksa´nın olacaktır.´´


Bir gün bu marangozun önünden 5-6 yaşalarında bir çocuk geçecek, o güzel minber onun da ilgisini çekecekti. Saatlerce büyük bir hayranlıkla bu minberi süzecek , içeri girecek ve sonra marangoza minberle ilgili sorular soracaktı.

Marangoz, minberin Mescit-i Aksa´ya ait olduğunu söylemesi ile bu çocuğun bir anda dünyası değişecek ve orada bir söz verecekti kendi kendine:

´´İnşallah Kudüs´ü fethedecek komutan ben olacağım ve bu minberi Mescit-i Aksa´ya koyacak olan da ben olacağım.´


Kimdir bu çocuk?


Minberin karşısında bu sözü veren, şarkın en sevgili sultanı Selahaddin-i Eyyübi´den başkası değildi.


O büyük komutan yıllarca bu işin aşkı ile yanıp tutuşacaktı. Gülmeyi kendisine yasaklayacaktı.


´´Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim´´ diyecekti.


Bir çadırdan Kuran sesleri duyacaktı. O çadırın askerleri herkes uykudayken uyanıktılar. Kıyamda, rükuda, secdede ya da rahlenin başında idiler. Selahaddin, bu çadırı görünce sevinecek ve ´´işte buradan zaferin kokusu geliyor´´ diyecekti. Çünkü şarkın en sevgili sultanı çok iyi biliyordu; namazlarını ikame edenler Kudüs´ün sahibi olacaklar. Zafer yakındı. Kudüs yeniden onların oldu.


Selahaddin fethin hemen arkasından Halep´teki o minberi getirterek Mescit-i Aksa´ya yerleştirdi.


Kudüs İslamın sembulüdür. Bütün ezilmişliğine, yok edilmek için kuşatılmışlığına rağmen Kudüs İslamın en muteber yeri olarak kalmaya devam edecektir.


Biz inanıyoruz ki Selahadin-i Eyyübiler bitmez.