Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


KURTULMAK İÇİN KURTARMAK LAZIM

KURTULMAK İÇİN KURTARMAK LAZIM


Günümüz hikâye ve roman yazarlarından Mustafa Kutlu`yu yakından takip ediyorum. Yazarın yazmış olduğu bütün eserleri hemen hemen okudum. Yeni çıkacak eserlerini de merakla beklerim. Yazarın geçen ay yeni bir eseri yayımlandı.
Kitabın adı NUR. Türü hikâye. Daha doğrusu roman tarzında hikâye demek lâzım. 207 sayfa. Dergâh yayınlarından çıkmış.

Kitap adını kahramanından almış. Nur, eserin baş kahramanı bayanın adı. Eser, tamamen baş kahraman olan Nur`un etrafında cereyan ediyor. Nur, burada bir sembol. Etrafımıza baktığımız zaman Nur`dan hem çok görürüz, hem de hiç göremeyiz. Bakmadan bakmaya değişir.
NUR, modacı, Avrupaî tarzda yetişmiş, köklerinden uzak, dünyalık yaşayan bir anne ile yoksulluk ve taşralılıkla yoğrulmuş, sonradan miras yoluyla zengin olmuş bir babanın istemeyerek dünyaya gelmiş tek evlâdı. Anne kendi dünyasında, evlâdından habersiz bir hayat yaşıyor. Baba da tekrar fakirleşirim düşüncesiyle işinden başka bir şey düşünmüyor/düşüne-miyor. Karı koca, Nur doğduktan sonra bir daha bir araya gelemiyorlar. Nur bakıcıların eline terk ediliyor. Nur, Yusuf Öz`ün tabiriyle yularsız, tımarsız yetişiyor. Saldım çayıra Mevlâm kayıra kabilinden. Bu bakımdan Nur bu hayatta kendini güvende hissetmiyor. Her türlü imkan var ama aile sıcaklığı yok. Huzur yok, güven yok, mutluluk yok.

Yazar yer yer eserde sosyolojik tahliller yapıyor. Kitabın 58. Sayfasında bunu şöyle belirtiyor: “ İnsanoğlu da diğer canlılar gibi, öncelikle güvenlik arar. Kendini güvende hissetmediği sürece hep bir tedirginlik, bir endişe, hatta korku içerisindedir. Bu sebeple kabiliyetini sergileyemez, sevgisini belli edemez, ölçme ve değerlendirme yapamaz, dengede duramaz.”

Nur kendini güvende hissetmez. Dini mistik ve metafizik konulara merak sarar. Sürekli arayış içerisindedir. İç huzuru aramaktadır. Mürşit-i Kamili aradığını ifade erer. İstanbul`da çalmadık kapı bırakmaz. Sordukları: “aramakla bulunmaz ama bulanlar hep arayanlardır.”cevabını verirler.
Üniversiteden manevi değerlerine bağlı Sinan`la birbirlerini severler. Bu sevgi biraz pilatoniktir. Mecazi sevgiyi değil, hakiki sevgiyi ararlar.

Nur, maddi imkanlarının çoğunu yoksullar, kimsesizler için harcar. Nur`u bu da manevi doyuma ulaştırmaz. Bütün hayır çişlerinde bir efsane olur. Hayır işleri için Afrika`ya gider. Oradaki yoksul insanlarla yüzleşir. İstanbul`a geri döner. Artık toplumda çok sevilen ve sayılan biridir.
Aradığı Mürşit-i Kamili bulmak için bu sefer Anadolu yollarına düşer. Bu aramalar sonunda Seydişehir`de bir şeyhe intisap eder. Çilehaneye girer. Kısa zamanda bütün kasabanın Nur Abla`sı olur. Maddi-manevi herkesin yardımına koşar. Yine de huzuru bulamaz. Garip rüyalar görür. Hocasının : “Kurtulmak için kurtarmak lazım” sözü hiç aklından çıkmaz.

Sevdiği adam Sinan`ın böbrek nakli bekleyen bir kız kardeşi vardır. Adı Çiçek. Daha fazla dayanamaz ve apar topar İstanbul`a döner. Çiçek`i alır, hastaneye götürür. Gözünü kırpmadan “kurtulmak için kurtarmak lazım”sözünün gereğini yerine getirir. Çiçek kurtulur.
Nur, Çiçek`in kurtuluşuna vesile olduğu için dünyanın en bahtiyar insanı olur. Fakat Nur daha fazla yaşayamaz ve dünyaya gözlerini yumar. Eser şu çarpıcı cümleyle biter:

“NUR, NUR OLMUŞTU”
Eser, çok akıcı bir dille yazılmış. Her seviyede okuyucunun rahatlıkla anlayabileceği bir eser. Ben bir celsede okuyup bitirdim. Okuyanların çok şey kazanacağına inanıyorum.
Yazarın dediği gibi “kurtulmak için kurtarmak lazım” Ne kurtarabilirsek. Kurtuluşumuz buna bağlı. Sağlıcakla kalın.