Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Kuss bin Sâide


İslamiyet´ten önce Arabistan´daki döneme ´Cahiliye Devri´ denir. Bu döneme cahiliye devri denmesinin tek sebebi, sadece bilgisizlik değildir.

Bir kere insanlar kadınlara değer vermiyorlar, bunun sonucu olarak bazı babalar kız çocuklarını daha küçük yaşta diri diri toprağa gömüyorlardı. Dört büyük halifenin ikincisi olan Hz. Ömer(ra)´in, hidayete ermeden önce kızını toprağa gömdüğü söylenir.

Bir diğer sebep, insanların kendi elleriyle yaptıkları putlara tanrı diye tapmalarıdır. Düşünüldüğünde, bu davranış insana çok aptalca geliyor.

Ayrıca güçlüler zayıfları eziyor, haksızlık ve adaletsizliklerin önü alınamıyordu.

Bu düşük ahlâkî yaşantıya rağmen Arap toplumunda şiir ve hitabet gelişmişti. Peygamberimiz de güzel şiir söyleyenleri övmüş, genel ahlaka ve edebe aykırı şiir okuyanları da yermiştir. Peygamberimizin beğendiği şairlerden biri de Kuss bin Sâide´dir.

Kuss b. Sâide, cahiliye devrinde yaşamış, edipliği ve hatipliği Araplarca kabul görmüş bir kimseydi. Onun sözleri belâgatta, hikmette ve güzel öğütte darb-ı mesel haline gelmişti. Hitabelerinde insanları putlara tapmaktan vazgeçmeye çağırır ve pek yakında bir hak peygamberin geleceğini söylerdi.

Daha henüz Resulullah´a ilâhî vahyin gelmediği yıllarda, Kuss bin Sâide´nin konuşma yaptığı panayırlardan birinde Peygamberimiz(sas) de bulunmuş ve onun hutbesini beğenmişti. Peygamberlik geldikten sonraki yıllarda bir gün Peygamberimiz(SAS) bu hutbeyi hatırlamış ve yanında bulunanlara, ?Kuss bin Sâide´nin Ukaz panayırında deve üzerinde okuduğu, ?Her yaşayan ölür. Ölen fena bulur. Olacak olur?? diye başlayan hutbesini dinlemiş olan var mı?? diye sormuştu. Hz. Ebu Bekir,

?Ya Rasulallah! O gün ben de oradaydım. Söyledikleri hatırımdadır? demiş ve hutbeyi okumuştu. Bu hutbe, İmam Hatip Okulu´nda okuduğumuz yıllarda ders kitabımız olan Arapça Metinler Kitabı´nın 165. sayfasında da yer almaktadır. Hutbenin akıcı bir üslûbu ve hikmetli ifadeleri vardır. İşte o hutbe:

?Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz. Belleyiniz ve ibret alınız. Yaşayan ölür. Ölen fenâ bulur. Olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter. Çocuklar doğar, analarının babalarının yerini tutar. Sonra hepsi mahvolup gider... Kulak veriniz ve dikkat ediniz! Gökte haberler, yeryüzünde ibret alacak şeyler vardır. Yeryüzünde geniş yolar, denizde dalgalar vardır.

Bana ne oluyor ki, insanların gittiğini ve bir daha geri dönmediğini görüyorum. Yoksa memnun oldukları için mi orada kalıyorlar?

?Yemin ederim Allah´ın indinde bir din vardır ki, şimdi bulunduğunuz dinden daha sevgilidir. Ve gelecek olan bir peygamber vardır ki, gelmesi pek yakındır. Onun gölgesi başınız üstüne geldi. Ona iman edip, hidayete erene ne mutlu! Ona isyan edip karşı çıkana da yazıklar olsun!

?Ey İyad halkı! Hani babalar ve dedeler? Hani hastalar ve ziyaretçileri? Nerede o bina kurup yükselten, yaldızlayıp süsleyen Âd ve Semûd kavimleri? Hani mal, hani evlat? Nerede o haddi aşıp azan ve mal toplayıp biriktirenler? Hani dünya varlığına mağrur olup da kavmine: ´Ben sizin tanrınızım!´ diyen Firavun ile Nemrud nerede? Onlar sizden daha zengin ve kuvvetli değil miydiler? Bu kara toprak onları değirmeninde öğütüp toz etti, dağıttı... Evleri yıkılıp ıssız kaldı. Yerlerini yurtlarını şimdi köpekler şenlendiriyor. Sakın onlar gibi gaflet yoluna gitmeyin. Her şey fanidir. Baki olan yalnız Allah´tır ki, mabud ancak O´dur. O´nun eşi, benzeri ve ortağı yoktur...

Evvelce gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çoktur. Büyük, küçük hep göçüp gidiyor. Giden geri gelmiyor. Katiyetle anladım ki, herkesin başına gelen benim de başıma gelecek, ben de öleceğim.?

İslamiyet gelmeden önce yaşamış bir şairin ibret alınacak sözleri...