Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Nazmi KILIÇ


LÜKS GÖMLEĞİ ( 1 )


     Meslekteki ilk vukuatımızla başlayan karne tatili dediğin ne ki, göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçmişti. Artık dönüş yolculuğuna hazırlanmamız gerekirdi. Ordu otogarına bilet araştırmak için gittim. O zamanlar Şanlıurfa´ya direk otobüs yoktu. Geliş ve dönüş için iki güzergâh kullanıyordum. Güzergâhın birisi Ordu-Diyarbakır ve Ceylanpınar istikametiydi. Diğeri ise, Ordu-Malatya ve oradan da Şanlıurfa-Ceylanpınar istikameti idi. Bu iki güzergâh için de otobüslerde yer kalmamıştı. Ben üçüncü güzergâh bulmak ve tercih etmek zorunda kalmıştım. Bu ise Adana güzergâhı idi. Adana´ya gidecek, oradan da Ceylanpınar´a geçecektim.

         Başka çarem de kalmamıştı. Dönüş vaktini geciktiremezdim. İlk iş günü olan pazartesi mesai saati dolmadan görev yerinde olamazsam bile, ilçe milli eğitime tatilden döndüğüme dair bilgi vermem gerekiyordu. İlçeden ayrılırken bir gün önce ayrılmıştık, dönüşte bir gün geç gidemezdik. İlçe milli eğitim müdürü bu vukuatımızı elbette ki bir kenara not etmişti. Eylül ayında ancak Kızıltepe´ye kadar gelmiş, geceyi Kızıltepe´de geçirdiğim için ilçe milli eğitim müdürünce mimlenmiştik. Gecikirsek daha dilinden kurtulamazdık. Biletimizi aldık ve dönüş yolculuğu hazırlığına başlamıştık.

         Yolculuğa hazırlık o zamanlarda bir gün öncesinden uykusuz kalıp, otobüste uyumaya hazırlık yapmak demekti. Öyle yaptık ve öğleden sonra yolculuğa başladık. Hala hatırlıyorum ve benim için zor bir yolculuklarımdan birisi olmuştu. Sabah erken saatlerde Mersin´e gelmiştik. Ceylanpınar otobüsünün hareket saatine az bir zaman kalmıştı. Ben Adana yerine Mersinde Ceylanpınar otobüsüne bindim. Öğleden sonra Ceylanpınar´a gelmiştim. Hemen ilçe milli eğitime gidip tatilden döndüğüm bilgisini verdim. Resmi yazıları alıp köye geçtim. Nihayet köye ulaştığımda tam yirmi sekiz saat sonra yolculuk bitmişti. Ben bu uzun yolculuktan dolayı oldukça yorulmuş, bitap düşmüştüm.

         Ertesi gün dersi zorlanarak tamamladım. Akşamüzeri bir askeri araç gelip beni aldı. Civar köydeki arkadaşları da alarak askerlerin konuşlandığı Düzova köyüne gittik. Yemek yedik, çay içildi sohbet faslına geçecektik ki askerler operasyon için gittiler. Vakit gece yarısını geçmişti. Görevdeki askerleri bekleyecek durumumuz yoktu. Köyden birileri bizi okullarımıza bıraktı. Birkaç saat uyuduktan sonra sabah derse girdim. Bir saat ders yaptıktan sonra devam edemeyeceğimi anladım. Yavaş yavaş ateşlenmeye başlamıştım. Günlük plan defterini ders defterinin üzerine açık olarak bırakıp sınıfı ödevlendirdim. Ne olur ne olmaz diye başkanı gelen olursa bana haber ver dedim. Öğleden sonraki sınıfa derse girebilirim diyerek lojmana geçtim.

         Aradan fazla zaman geçmedi sınıf başkanı beni çağırdı. Okula müfettişler gelmişti. Kalktım gittim. Müfettiş beylere hoş geldiniz dedikten sonra oturup sohbete başladık. Durumumu sordular, ateşlendiğimi, oldukça yorucu bir yolculuk geçirdiğimi, dinlenip öğleden sonraki sınıfla derse devam edeceğimi söyledim. Onlar evrakları ve planları inceleyip öğrencilere bakmışlar. Öğrencilerden gerekli bilgileri edinmişler.

         Ben köyde sınıf küçük, öğrenci kalabalık olduğu için ikili öğretim yapıyordum. 4.5. sınıflar sabahçı, 1.2.ve 3. Sınıflar öğleci idi. Tek öğretmenin böyle bir uygulaması yoktu. Ama şartlar bunu gerektirdiği için öyle yapmak zorunda kaldık. İlçe milli eğitim müdürü bu uygulamada bana inisiyatif kullandırdı. Her iki devrenin planlamalarını ve günlük planlarını iki öğretmenmiş gibi yapıp derse giriyordum. Temel dersleri aktif işliyor, diğer 2 derste dinleniyor, öğrencileri izliyordum. Oldukça yoruluyordum ama gençliğimizin verdiği enerji ile sistemi oturtmuştum.