Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


MAHMUT HOCA


Hepimizin gönlüne taht kuran usta sanatçı Münir Özkul 93 yaşında hayata veda etti.

Tam beş yıldır hasta yatağında ölümü bekliyordu. Bu zaman zarfında öldüğüne dair asılsız haberler yayıldı. Ailesi yaşadığını ispatlamak için açıklama yapmak zorunda kaldı üzülerek. Bu seferki hakikatti. Evet, hepimizin ortak değeri, usta sanatçı artık aramızda yok.

O, bir İstanbul beyefendisiydi. 1925 yılında Bakırköy´de dünyaya gelmişti. İstanbullu olup da kendisini taşraya, Anadolu´ya sevdiren, kabul ettiren nadir insanlardandı. Çünkü bizim İstanbullu aydınımızın ekserisi kendi halkını hor görmüştür. Sevilmediğini anlayınca da ?bu halk adam olmaz? deyip işin içinden sıyrılmaya çalışmıştır.


O, halkın beyaz perdedeki yansımasıydı. Hepimiz onun canlandırdığı rollerde bir parça kendimizi bulduk.

Rol mü yapıyordu acaba?

Canlandırdığı roller başka, kendi başka mıydı?


Burada dinlediğim bir hatırayı nakledeceğim.


Bizim hoş sohbet Kocamanlı Halis Abi, yıllar önce Samsun Fuarı´nda Münir Özkul´la karşılaşır. Kendisine, Kel Mahmut rolünden dolayı ?Çok sertsiniz hocam? der. Münir Özkul tebessüm eder, ?rol icabı, rol yapıyorum, gerçekte öyle değilim, kendini filmlere falan kaptırma?? gibi akla gelebilecek cevapları vermez. Ya hangi cevabı verir:


?Hayat öyle gerektiriyor? der.


Bu cevabı Halis Abi, kendi hayat felsefesi haline getirir. Ne zaman karşılaşıp sohbet etsek, mutlaka ?hayat öyle gerektiriyor? cevabını verir.


İşte usta sanatçıyı halka sevdiren en önemli özelliği bu idi. Rol yaparken bile rol yapmayan, rolünün hakkını veren, gerçek hayatla rolünü birleştirebilen bir şahsiyet olması. Verdiği cevaptan anlaşılıyor ki rol yapmamış, rolünü yaşamış.


Canlandırdığı roller halk tarafından çok sevildi. Sevilmenin ötesinde benimsendi. Malum filmi seyrederken hepimiz Hababam Sınıfı´na çok kızdık. Böyle öğrenci mi olur, böyle sınıf mı olur, böyle öğretmen mi olur, hatta böyle okul mu olur, dedik. Kızdıklarımıza ?Hababam Sınıfı gibisiniz? deyip çıkıştık. Bütün bu olumsuzluklar içinde, Mahmut Hoca´yı, nâm-ı diğer Kel Mahmut´u çok sevdik. O, tatlı-sert davranışlarıyla kendisini hayta öğrencilerini adam etmeye adamıştı. Onların bir gün adam olacaklarına dair ümidini yitirmemişti. O, parayı, şöhreti değil, insanı ihya etmeyi mefkure edinmişti. Bu uğurda her şeyini, hatta sağlığını bile feda etmişti. En mutlu olduğu an, Hababam Sınıfı´nın mezun olduğu, bir bakıma adam olduğu andı. Onun kitabında pes etmek yoktu. Herkes kaçsa da o kaçmadı. Adam yetiştirmek, iğneyle kuyu kazmak gibidir.


?Bu iş yapılmaz, eğitimin çivisi çıkmış, başka iş yapacağım, günüm gelsin hemen emekli olacağım?? diye düşünenlerin Mahmut Hoca´dan alacakları çok ders var.


Yaşar Usta, tatlı-sert, aynı zamanda müşfik, fedakâr, evlatlarını bir arada tutabilmek, kalabalık ailesini namusuyla geçindirebilmek için, çırpınıp duran, yoksul ama onurlu bir baba olarak gönüllerde taht kurmaya devam edecek.

Münir, lügat manasıyla nurlandıran, aydınlatan, ziyalandıran anlamlarına gelmektedir. O, ismiyle müsemma olarak yaşadı. Bundan sonra da ismiyle müsemma olarak yaşamaya devam edecek.

O, aynı zamanda inançlı birisiydi, 1986 yılında Vehbi Vakkasoğlu´na verdiği bir röportajda: ?En mutlu olduğum an secdede olduğum an; secdede kendimi Allah´a çok yakın hissediyorum? cevabını vermişti.


Halkı, halkın değerlerini hor görmeyen, yerli ve milli bir duruş sergileyen gerçek sanatçılar milletin gönlünde ebediyen yaşamaya devam ederler.


Onların önde gideni Münir Özkul´du.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun.