Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Ahmet SEZGİN


MANKURTLAŞAN AYDINLAR

MANKURTLAŞAN AYDINLAR


Dünyada en çok okunan romancılardan Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel” isimli romanında meşhur bir efsaneden söz eder:
Sarı- Özek`i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparmış. İnsanın hafızasını yitirmesine, deli olmasına yol açan bir işkence usulleri varmış. Önce esirin başını kazır, saçları tek tek kökünden çıkarırlarmış. Sonra bir devenin boyun derisini parçalara ayırır, taze taze, esirin kan içinde olan kazınmış başına sararlarmış. Böylece bir işkenceye maruz kalan tutsak ya acılar içinde kıvranarak ölür ya da hafızasını tamamen yitiren, ölünceye kadar geçmişini hatırlayamayan bir “mankurt” yani geçmişini bilmeyen bir köle olurmuş. Sarı-Özek`in kızgın güneşine “mankurt” olmaları için bırakılan tutsakların çoğu ölür, beş altı kişiden ancak bir ya da ikisi sağ kalırmış. Onları öldüren açlık ya da susuzluk değil, başlarına geçirilen soğumamış deve derisinin güneşte kuruyup büzülmesi, dayanılmaz acılar vermesiymiş. Bir yandan deve derisi büzülüyor, bir yandan da kazınan saçlar uzayıp başına batıyormuş. Kıllar üste doğru çıkamayınca içeri doğru uzar ve diken gibi batarmış. Bu dayanılmaz acılar sonunda tutsak ya ölür ya da aklını, hafızasını yitirirmiş.

Bir mankurt kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını, çocukluğunu bilmezmiş. İnsan olduğunun bile farkında değilmiş. Bilinci olmadığı için, efendisine köpek gibi sadık, başkalarını dinlemeyen, karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen, bir mankenden farksız varlık olurmuş.

Yine efsaneye göre Nayman Ana isimli bir kadın, “mankurt” yapılan oğlunu kurtarmaya karar verir. Nayman Ana, mankurt oğlunun hafızasına kavuşması için epey mücadele verir. Dönenbay isimli oğluna ismini, babasını, kim olduğunu hatırlatmaya çalışır
ama tamamen hafızasını yitiren mankurt, efendisinin emriyle öz annesi Nayman Ana`yı okla vurup öldürür. Nayman Ana`nın başındaki beyaz yazması kuş olup havalanır. İşte o gün bugün, Dönenbay kuşu, Sarı- Özek bozkırında geceleri uçar dururmuş. Bir yolcuya rastlayınca onun yanına sokulur. “Adını biliyor musun? Kim olduğunu biliyor musun? Babanın adı Dönenbay! Dönenbay!” diye ötermiş.

Bu romanı okurken, Tanzimat`tan bu yana kendi milletinin millî ve manevi değerlerine yani öz kimliğine yabancılaşan hatta kendi tarih ve kültürünü redd-i miras eyleyen, Müslüman atalarından kendilerine sadece isimleri miras kalan aydınlarımızı bir yönüyle “mankurt”a benzettim. Bunların çoğu, ne Batılı ne de Doğulu olabilmişlerdir. Batıcı aydınlar, Recaizade Mahmut Ekrem`in “Araba Sevdası” isimli romanındaki başkahraman “Bihruz Bey” gibi lüks arabası ve yarı Fransızcasıyla (bugünse İngilizcesiyle) çağdaş ve aydın gözükmeye çalışan “yarı aydın (entel)” seviyesini aşamamışlardır.

Mankurt efsanesinde olduğu gibi, millî ve manevi değerlerini, hafızalarını yitirmiş “Dönenbay” gibi mankurt aydınlara kimliklerini hatırlatacak belki öz Nayman Anaları da yok artık. Ama biz, bilerek milletine ihanet etmeyen, tam mankurtlaşmamış, evden kaçanlara yürek evlerine ve kimliklerine dönmeleri için gönül kuşlarıyla bir kez daha haber salalım:

Dönenbaylar, dönen baylar! Bu toprakları kimler nasıl vatan kıldı? Üzerinde yaşadığınız toprakların altındaki şehitler, ne uğurda savaştı? Deden Alparslan`ı, Fatih`i, Kanuni`yi, Selahaddin Eyyubi`yi; Kaşgarlı Mahmud`u, Ahmed Yesevi`yi, Mevlana`yı, Yunus Emre`yi, Hacı Bektaş Veli`yi, Evliya Çelebi`yi, Nasreddin Hoca`yı, Mimar Sinan`ı, Mehmet Akif`i, Necip Fazıl`ı; Seyit Onbaşı`yı, Nene Hatun`u, Sütçü İmam`ı, Antepli Şahin`i tanımıyor musunuz sahi? Onları değerli ve ölümsüz kılan; hangi inanç, anlayış ve ruhtu?

Battal Gazi, Köroğlu Destanı`nı hiç okudunuz mu "sayın bayım"? Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun isimli kadim aşk hikâyelerini hiç dinlemediniz mi "bayan"? Papaz Valentina`nın gününü “sevgililer günü” olarak mı kutluyorsunuz? Doğduğunuzda babanızın kulağınıza okuduğu ezan ve kameti hatırlamıyor musunuz ki? Anne ve ninenizin söylediği ninnileri, türküleri nasıl unutursunuz "matmezel" ? Dedeniz, size uzun kış gecelerinde hiç Keloğlan masalları, Nasreddin Hoca fıkraları anlatmadı mı entel bayım?

Dönenbay`lar! Dönün baylar!