Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


MECNUN´UN AŞKI


Ba­şa­rı, ba­şa­rı­lı ola­ca­ğım di­yen­le­rin­dir.


Ba­şa­ra­ca­ğı­na başta ken­di­si inan­ma­yan kim­se­ye, hiç kimse yar­dım­cı ola­maz.


Ba­şa­rı inanç işi­dir.


Tarih bo­yun­ca ba­şa­rı­lı olan­la­rın en büyük özel­li­ği çok ka­bi­li­yet­li ol­ma­la­rı değil, çok azim­li ol­ma­la­rı­dır.


İnan­mak ba­şar­mak­tır. Pey­gam­ber Efen­di­miz da­va­sı­na inan­ma­say­dı ba­şa­rı­lı ola­bi­lir miydi ?


Pey­gam­ber Efen­di­miz ken­di­ne ya­pı­lan her türlü dün­ye­vî tek­li­fi eli­nin ter­siy­le itmiş, he­pi­mi­ze reh­ber ola­cak şu ma­ni­dar ce­va­bı ver­miş­tir: ?Val­la­hi bir elime ayı, bir elime de gü­ne­şi ver­se­niz ben yine da­vam­dan vaz­geç­mem.?


Kim da­va­sın­dan vaz geç­mez ?


Tabi ki inan­mış olan.


Da­va­sı­na inan­ma­ya­nı cay­dır­mak kolay olur.


Ka­rın­ca­yı hızla gi­der­ken gö­ren­ler ?ne­re­ye? diye sor­muş­lar o da ?hacca? demiş. ?Ömrün yet­mez? de­miş­ler ?olsun? demiş, ?hiç ol­maz­sa o uğur­da ölü­rüm? demiş.


Buna aşk di­yor­lar.


Yal­nız bu­gün­kü gibi kir­len­miş aşk değil.


Kim ne derse desin aşkı kir­let­ti­ler, aşkı ayak­la­ra dü­şür­dü­ler.


Aşk, işine odak­lan­mak­tır.


İnsan her işi aşkla yap­ma­lı. Bu aşk, arı mi­sa­li dam­lat­ma­lı her petek hüc­re­mi­ze.


Öğ­ret­men öğ­ren­ci­ye, öğ­ren­ci der­si­ne, dok­tor has­ta­sı­na, mü­hen­dis pro­je­si­ne ba­kar­ken için­de­ki he­ye­ca­nı, aşkı, ener­ji­yi kay­bet­me­me­li.


Aşkla ça­lı­şan in­sa­na sabah gü­ne­şi bam­baş­ka şey­ler ha­tır­la­tır, ge­ce­nin ve gün­dü­zün, her vak­tin ayrı bir ma­na­sı olur. İşine aşkla sa­rı­lan insan ma­la­ya­ni şey­le­re ba­ka­cak fır­sat bu­la­maz.


Divan ede­bi­ya­tı­mı­za mâl olmuş Kays, bi­li­nen adıy­la Mec­nun (deli), Leyla´nın aş­kın­dan çöl­le­re düşer. Ken­di­sin­den geç­miş, mec­zup bir halde çölde yü­rür­ken, namaz kıl­mak­ta olan biri der­vi­şin önün­den geçer. Der­viş selam ver­dik­ten sonra: ?Namaz kılan bi­ri­nin önün­den ge­çil­mez, bunu bil­mi­yor musun?? diye çı­kı­şır Mec­nun´a.


O, hak­lı­dır ken­din­ce, ikaz etmek daha önem­li­dir ona göre.


Mec­nun´sa şu ma­ni­dar ce­va­bı verir :


?Ben Leyla´nın aş­kın­dan öyle hâle gel­dim ki , senin bu­ra­da namaz kıl­dı­ğı­nı gör­me­dim bile. Sen, nasıl bir aşkla namaz kı­lı­yor­sun da benim senin önüm­den geç­ti­ği­mi gö­rü­yor­sun. Ben Leyla´yı arar­ken seni gö­re­me­dim, sen Mevlâ´yı arar­ken beni nasıl gör­dün ? ?


İster be­şe­rî, ister ilahî, ne olur­sa olsun işte aşk, işte ba­şa­rı.


Ba­şa­rı­lı ola­ca­ğım diyen her­kes bir kere daha aş­kı­nı göz­den ge­çir­me­li.


Ger­çek ma­na­da na­ma­za ken­di­ni veren biri, ya­nın­da­ki­nin bı­ra­kın ha­ta­la­rı­nı, kaç rekat kıl­dı­ğı­nın bile far­kı­na var­maz.


?Na­ma­zı eksik kıl­dın? di­yen­ler ?sen namaz mı kı­lı­yor­sun yoksa benim ha­ta­la­rım hak­kın­da çe­te­le mi tu­tu­yor­sun,? der­ler­se ne cevap ve­re­ce­ğiz.


He­pi­mi­zin Mec­nun´dan çı­ka­ra­ca­ğı çok ders ver.