Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Mehmet TÜRKAN


MEDENİYETİN NERESİNDEYİZ

MEDENİYETİN NERESİNDEYİZ


Martin Luther müziğin ve estetiğin önemini anlatırken şöyle bir ifade kullanmış: “Müzik olmasaydı insan taştan biraz daha fazla değerde bir şey olarak kalırdı”

Yukarıdaki bu ifade tabii ki sadece müzik ile ilgili değil meselenin bütününü düşündüğümüz zaman güzel sanat ve estetik düşünce ve değerleri ifade etmektedir. Bu gün biraz muhafazakâr değere sahip olan insanlar olarak bir türlü kendimizi yetiştirip vardığımız yeri aydınlatan az veya çok bir güzellik ışığı ve numunesi bırakan insan olamadık.

Okumayan, fikir üretmeyen, bir anlayış ve düşüncesi olmayan, başkalarının söylediklerini yarım yamalak anlatan ve çoğu zaman da yanlış anlatan bireyler olarak inanç ve itikat sahibi olmak bir toplum değeri kazandırmaz.

Kendi kültür ve medeniyetimizi yarım yamalak dahi olsa bilmeden ahkâm kesip birbirimizi sınıflandırıyoruz. Çoğu zaman aynı şeyleri söylediğimiz halde birbirimizin üslûp farkını bile fark edemiyoruz. Fark edemediğimiz için de bir birimize tahammül edemiyoruz. Çok basit meselelerden bile bile kavga edebiliyoruz. Bu kavgada çok da acımasızca birbirimizi ezip incitebiliyoruz.

Bilelim ki kavgası bol olanlar çoğu zaman fikir ve düşüncesi bitmiş kof insanlardır. Çünkü kaba kuvvete başvuran insanlar fikri olmayan bu anlamda tükenmiş insanlardır.

Olayları ve meseleleri değerlendirirken çok sığ değerlendirmeler ile olaylara bakıp hüküm ve yargılara vardık. Birbirimize karşı yaptığımız davranış ve yorumlamalarda hep estetik düşüncenin ve medeniyet ilkelerinin uzağında durduk. Başkaları alıp başını giderken bir eski zaman hülyaları kurmaya devam ediyoruz. Bu yüzdendir ki atalarımızın bir kaldırım taşına, bir çeşmenin musluğuna, bir kuşun yuvasına, bir pencerenin pervazına, bir kilimin ilmiğine yerleştirdiği medeniyet numunelerini çok çabuk harcayıp tükettik.

İstanbul`da Ayasofya Camii`nin hemen yanındaki yeraltı sarnıcını gezenler ihtişamı ile şöyle bir irkilirler. Ben bu sarnıcı ilk gördüğüm zaman, “İşte medeniyet bu olsa gerek. Yapılan bir su deposu bile olsa ona kendinize ait estetik ve medeniyet anlayışınızı koymalısınız.” dedim.

Kendini muhafazakâr hisseden toplum ve insanlar olarak kendimizi mutlaka bir söz söyleyecek, bir fikir beyan edebilecek, başkalarının karşısında işte bu filancaların medeniyet anlayışıdır dedirtebilmeliyiz. Medeniyet deyince sadece batılıların veya batılı olduğunu zanneden insanların bize empoze ettiği anlayışla alkımımıza gelmemeli. Kendimizi ve kendi değerlerimizi geliştirmiş bir topluluk olarak ortaya koyduğumuz değerleri ifade edebilmeliyiz. Kendi modernizim anlayışını oluşturabilmeliyiz.

Yaptığımız her şeyde “Allah güzeldir güzeli sever.” Düsturunu esas alsak aslında bu medeniyet fakirliğini, bu estetik ve güzellik yoksunluğunu çoktan aşar geçeriz. İşte o zaman yukarıda bahsettiğim Martin Luther`in taş benzetmesini anlamsızlaştırır ve taşın kalbine de kocaman bir yürek koyarız. Yüreği katılaşıp taş kesilmiş insanlara inat taşı gönül tezgâhında işleyip sanat şahikası yapabiliriz.