Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Mehmet TÜRKAN


MEDİNE MÜDAFİİ FAHRETTİN PAŞA KİMDİR?


Bu haf­ta­ki ya­zım­da Kur­ban Bay­ra­mı ve hac mev­si­mi do­la­yı­sıy­la adını tek­rar ha­tır­la­dı­ğım yiğit bir Ana­do­lu ço­cu­ğu, Me­di­ne Mü­da­fii Fah­ret­tin Paşa´yı an­la­mı­na bi­na­en kı­sa­ca ta­nıt­mak is­te­dim.

Bizim için en uzun yüz yıl olan 19. Yüz­yı­lın ne kadar hüzün ve acı­lar­la dolu ol­du­ğu­nu bil­me­ye­ni­miz yok­tur. Bu yüz­yı­lın sonu ve 20. Yüz­yı­lın baş­la­rı hüz­nün ve acı­la­rın do­ru­ğa çık­tı­ğı yıl­lar­dır. 1699´da baş­la­yan top­rak ka­yıp­la­rı­mız hızla dem etmiş ve so­nun­da Ana­do­lu´ya sı­kı­şıp kal­mı­şız.

Bi­rin­ci Dünya Sa­va­şı bizim için bir­çok ye­nil­gi­le­riy­le anıl­sa da ta­rih­te eşine az rast­la­nır mü­ca­de­le­le­ri ve o mü­ca­de­le­le­rin ko­mu­tan­la­rı­nı ve kah­ra­man­la­rı­nı da be­ra­be­rin­de ge­tir­miş­tir. Yu­ka­rı­da ifade et­ti­ğim gibi bu ya­zım­da bu kah­ra­man­lar­dan olan pey­gam­ber sev­da­lı­sı bir pa­şa­yı kı­sa­ca ta­nıt­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.


Bu kah­ra­man ta­ri­he Me­di­ne Sa­vun­ma­sı Kah­ra­ma­nı ola­rak gecen, Bü­yü­kel­çi ve Fo­toğ­raf Sa­nat­çı­sı Ömer Fah­ret­tin TÜRK­KAN Paşa´dır. Onu kı­sa­ca ta­nı­ma­ya ça­lı­şa­lım:


Aslen Taş­köp­rü­lü bir aile­nin ço­cu­ğu olan Fah­ret­tin Paşa ba­ba­sı­nın görev yeri do­la­yı­sıy­la 4 Şubat 1868 ta­ri­hin­de Rus­çuk´ta doğdu. Ba­ba­sı Tuna Vi­la­ye­ti Posta ve Telg­raf Mü­dü­rü Meh­met Nahit Bey, Taş­köp­rü­lü Ha­cı­ka­dı­za­de­ler aile­sin­den­dir. An­ne­si ise Mohaç Sa­va­şı kah­ra­man­la­rın­dan Bali Bey
aile­sin­den Fatma Adile Hanım´dır. Aile­si­nin tek oğ­lu­dur.


İlko­ku­la Rus­çuk´ta baş­la­dı. 1877-1878 Os­man­lı Rus Sa­va­şı´nda Rus­çuk´un bo­şal­tıl­ma­sı üze­ri­ne aile­siy­le İstan­bul´a göç etti. Ba­ba­sı önce Halep, sonra Şam, daha sonra da İstan­bul Posta Telg­raf Mü­dür­lü­ğü­ne atan­dı­ğın­dan il­ko­ku­lu Şam´da bi­tir­di. 1885 yı­lın­da İstan­bul´da Har­bi­ye´ye girdi. Ba­ba­sı­nın ya­nın­da gö­rev­li Fran­sız­lar­dan Fran­sız­ca­yı ve fo­toğ­raf­çı­lı­ğı öğ­ren­miş­ti. Har­bi­ye´de okur­ken İstan­bul ve çev­re­sin­de bol bol fo­toğ­raf çekti. Be­yoğ­lu´ndaki Febüs Fo­toğ­raf­ha­ne­si sa­hi­bi Bogos Tar­kul­yan´dan özel ders aldı.


1891 yı­lın­da Kur­may Yüz­ba­şı rüt­be­siy­le Har­bi­ye´yi bi­tir­di. Er­zin­can´daki 4. Ordu bün­ye­sin­de su­bay­lık gö­re­vi­ne baş­la­dı. II. Meş­ru­ti­yet ilan edi­lin­ce İstan­bul Se­li­mi­ye I. Ni­za­mi­ye Tü­me­ni Kur­may Baş­kan­lı­ğı­na ge­ti­ril­di. 1912 yı­lın­da Bal­kan Sa­va­şı´nın ikin­ci ev­re­sin­de Ge­li­bo­lu´daki 31. Tümen
Ko­mu­tan­lı­ğı­na ge­ti­ril­di. 31. Tümen, 22 Tem­muz 1913 Edir­ne´ye ilk giren bir­lik oldu.


I. Dünya Sa­va­şı´ndan önce Musul´daki 12. Ko­lor­du Ko­mu­tan­lı­ğı ile Halep´te 4. Ordu Ko­mu­tan Ve­kil­li­ği gö­rev­le­rin­de bu­lun­du. Hicaz´daki İngi­liz kış­kırt­ma­sı so­nu­cu or­ta­ya çıkan teh­li­ke­li ge­liş­me­ler üze­ri­ne bazı subay ar­ka­daş­la­rıy­la 23 Mayıs 1916 ta­ri­hin­de Me­di­ne´ye ha­re­ket etti. Me­di­ne´de ida­re­yi ele aldı. 17 Tem­muz 1916 ta­ri­hin­de Hicaz Kuv­ve-i Se­fe­ri­ye­si Ko­mu­tan­lı­ğı­na ge­ti­ril­di. İngi­liz ve is­yan­cı Arap kuv­vet­le­ri ta­ra­fın­dan ku­şa­tı­lan Me­di­ne´yi I. Dünya Sa­va­şı so­nu­na kadar kah­ra­man­ca sa­vun­du. Me­di­ne´deki du­ru­mun git­tik­çe kö­tü­leş­me­si üze­ri­ne Pey­gam­be­ri­miz (SAV) tür­be­sin­de sak­la­nan kut­sal eş­ya­la­rı bir tren­le İstan­bul´a gön­der­di. Bu eş­ya­lar hâlen Top­ka­pı Sa­ra­yı Mu­kad­des Ema­net­ler Bö­lü­mün­de ser­gi­len­mek­te­dir.


30 Ekim 1918 Mond­ros Mü­ta­re­ke­si im­za­la­nın­ca Fah­ret­tin Paşa´ya bir­li­ğiy­le bir­lik­te tes­lim ol­ma­sı em­re­dil­diy­se de emre uy­ma­dı. Ay­lar­ca aç susuz, bitap Pey­gam­be­ri­mi­zin (SAV) şehri Me­di­ne´yi ve sa­vun­du. Si­lah­la­rı­nı düş­ma­na tes­lim et­me­yi onur­suz bir ha­re­ket sayan yüce bir mi­za­ca sahip ol­du­ğu için aç­lık­tan çe­kir­ge­ler yedi fakat asla İngi­liz­le­re tes­lim ol­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­di. Pey­gam­be­ri­mi­zin(SAV) tür­be­sin­de göz yaş­la­rı için­de namaz kılıp dua ve ni­yaz­da bu­lu­nur­ken em­rin­de­ki bir­kaç subay ta­ra­fın­dan et­ki­siz hale ge­ti­ri­le­rek 13 Ocak 1919 ta­ri­hin­de İngi­liz­le­re tes­lim edil­di ve tu­tuk­lan­dı. Önce Ka­hi­re´ye, daha sonra da Malta´ya gö­tü­rül­dü. Bu sı­ra­da, İstan­bul´da savaş suç­lu­su ola­rak yar­gı­la­na­rak hak­kın­da ölüm ce­za­sı ve­ril­di.


TBMM Hü­kü­me­ti­nin ba­şa­rı­la­rı üze­ri­ne 30 Nisan 1921 ´de Malta´daki tu­tuk­lu­lu­ğu sona erdi. 2 Ağus­tos 1921 ´de Sarp sınır ka­pı­sın­da Kâzım Ka­ra­be­kir Paşa ta­ra­fın­dan kar­şı­la­nıp M. Kemal Paşa´nın ya­nın­da yer aldı. 27 Ekim 1921´de Kabil El­çi­li­ği­ne atan­dı. Af­ga­nis­tan ve çev­re­sin­den İstik­lal Sa­va­şı´na mad­di-ma­ne­vi des­tek sağ­la­dı.


Kabil´de dört yıl el­çi­lik yap­tık­tan sonra 6 Ha­zi­ran 1926 ta­ri­hin­de İstan­bul´a döndü. 1929 yı­lın­da ye­ni­den or­du­da görev aldı. As­ke­rî Yar­gı­tay Üye­li­ği ve Baş­kan­lı­ğı yap­tık­tan sonra 05 Şubat 1936 ta­ri­hin­de emek­li­ye ay­rıl­dı. 22 Kasım 1948 ta­ri­hin­de tren­le An­ka­ra´ya ge­lir­ken Es­ki­şe­hir ya­kın­la­rın­da kalp krizi ge­çi­rip öldü. Ce­na­ze­si Ru­me­li­hi­sa­rı Aşi­yan Me­zar­lı­ğı´nda top­ra­ğa ve­ril­di.


Çek­ti­ği 300 kadar fo­toğ­raf, aile­si ta­ra­fın­dan "Fah­ret­tin Paşa Ko­lek­si­yo­nu" adıy­la İstan­bul´daki İslam Tarih Sanat ve Kül­tür Araş­tır­ma Mer­ke­zi­ne (IR­CI­CA) ba­ğış­lan­mış­tır. Ömer Fah­ret­tin Paşa´nın Sı­dı­ka Hanım´la ev­li­li­ğin­den doğan oğul­la­rı Selim Türk­kan ve Meh­met Orhan Türk­kan da as­ker­lik mes­le­ği­ni seçip Tümg. ve Tuğg. Rüt­be­si­ne kadar yük­sel­di­ler. M. Orhan Türk­kan Paşa 13. dönem (1965-1969) Kırk­la­re­li Mil­let­ve­kil­li­ği de yaptı.


Fah­ret­tin Paşa´nın Me­di­ne mü­da­fii sı­ra­sın­da gös­ter­di­ği inanç ve ve­fa­kâr­lık bu mil­le­tin pey­gam­be­ri­ne olan say­gı­sı­nın ve bağ­lı­lı­ğı­nın en güzel ör­ne­ği­dir. Pey­gam­be­ri­mi­zin tür­be­si­ni kendi el­le­ri ile silip sü­pü­ren ve onu asla tes­lim et­me­ye­ce­ği­ni söy­le­yen Fah­ret­tin Paşa´nın anı­sı­na ya­zı­lan şu şi­ir­le ya­zı­ma son ve­ri­yo­rum. Me­di­ne mu­ha­sa­ra al­tın­da iken gö­rev­li Mü­la­zim İdris Sabih Bey´in, Re­sull­lah Efen­di­miz´in kab­ri­ni ko­ru­mak için ve­ri­len bu şanlı mü­ca­de­le­nin en sı­kın­tı­lı gün­le­rin­den bi­rin­de Fah­red­din Paşa´ya it­ha­fen yazıp Pey­gam­be­ri­miz´e (SAV) hitap et­ti­ği bu güzel şiir onun ruh ha­li­ne en güzel an­la­tan ifa­de­ler­dir.