Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Menemen mi, Melemen mi?

Menemen mi, Melemen mi?


Bilgi Gazetesi editörü Belma Aykül, gazetede gezi yazılarımı her görüşünde, “Hocam, bizi de bir geziye götürün” der, Dilek Hanım da gazete çalışanlarına bir gezi düzenlememi talep ederdi.

Haziran ayında yaptığım Gürcistan gezisi izlenimleri gazetede yer almaya başlayınca Dilek Hanım, gezi teklifini daha bir kararlılıkla tekrarladı ve “Gerçekten kaliteli bir kadromuz var. Gazetenin yanı sıra Bilgi pınarı Dergisi`nin 4. sayısını da çıkardık. Çalışanlarımız ve yazarlarımız bir geziyi fazlasıyla hak ediyor. Ben de onlara bu imkanı tanımak istiyorum” dedi.

Bu kararlı istek üzerine çalışmalara başladım. Alternatifleri bir bir eledik ve sonunda kalburun üstünde Vezirköprü gezisi kaldı! Gezi tarihinin netleşmesi de birkaç kademeden geçti. Mazeretleri olanların dışında geziye katılacaklar belirlendi.

Hazırlıklar tamamlandı ve uykunun azizliğine uğrayan bir ailenin gecikmesi dışında Cumhuriyet meydanında toplanan “Bilgi Gazetesi ve Bilgi Pınarı Ailesi”, 7 Eylül 2014 Pazar günü sabahı erkenden Vezirköprü`ye hareket etti. Son olarak Rahmi Özen ve Selim Eroğlu`nun Samsun`da kafileye dahil olmasıyla ekip tamamlandı.

İlk durak Çakallı`ydı. Kahvaltımızı orada melemen ile yapacaktık. Samsun`dan pek çok kişinin sırf menemen yemek için Çakkalı`ya geldiğini duyuyoruz. Biz de Çakallı`da melemen yemek isteriz ama Terme`den Çakallı`ya menemen yemeye gitme lüksüne sahip değiliz. Bu isteğimizi ancak gidiş gelişlerde karşılamaya çalışıyoruz.

Bir `menemen` dedik, bir `melemen`. Bunda bizim suçumuz yok. Çünkü Çakallı esnafının yarısı işyeri tabelasına menemen diye yazarken, diğer yarısı da `melemen` demiş. Zaten her iki kelime de bilgisayarda kabul gördü ve bilgisayar “yanlış kelime” uyarısı yapmadı.

Biz bu konuyu daha Çakallı`ya gelmeden tartışmaya başlamıştık. Ben kelimeyi `melemen` olarak telaffuz ederken, Edebiyat Öğretmeni Yılmaz İmanlık`tan itiraz geldi. “Yanlış söylüyorsunuz. Kelimenin doğrusu menemendir. Gideceğimiz yer melemen yazdıysa benden çekeceği var” dedi. Bereket gittiğimiz lokantanın tabelasında `MENEMEN` yazıyordu. Kendi alanına giren bir konuda edebiyat öğretmeni ile tartışacak değilim. Bu konuda ısrarcı olmadım. Lâkin Terme`ye dönünce konuyu araştırmaya karar verdim.

Dönüşte önce Hayat Büyük Türk Sözlüğü`nün 1973 baskısına baktım. Sözlükte ne `menemen` ne de `melemen` kelimesine yer verilmiş. Hayret! Yoksa o tarihte Çakallı`da henüz menemen yapılmıyor muydu?

Sonra Türk Dil Kurumu`nun 1988 baskısı sözlüğüne başvurdum. İşte orada menemen kelimesine yer verilmiş olduğunu gördüm. Son olarak internette arama yaptım. Ne kadar `melemen` yazdımsa bilgisayar onu hep `menemen` olarak karşıma çıkardı. Bir tane bile melemen yazısı çıkmadı. Menemen kelimesi benim için İzmir`in bir ilçesini ve de o meş`um olayı çağrıştırsa da artık ben de menemen`i kabul etmek durumundayım. Unutmadan menemenin tanımını da vereyim:

“Yumurta, domates, biber ve isteğe bağlı olarak soğan da katılarak yapılan yemek.”

Biz menemen ile kahvaltımızı yaptıktan ve farklı yönlere giden Terme`den iki guruba daha rastladıktan sonra Kavak`a doğru yola çıktık. Bu sırada atıştırmaya başlayan çise bizi endişelendirdiyse de gezinin son bölümüne kadar yağmurla karşılaşmadık. Hatta Vezirköprü`deki tarihi ve turistik yerleri gezerken biraz da sıcaktan bunaldık. Tabiat Parkı`na doğru yola çıktığımızda ise hiçbir gölge oluşturmadan güneş yeryüzünü aydınlatıyor ve ısıtıyordu.

Pazartesi başlayacak olan 2014-2015 eğitim ve öğretim yılının öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.