Bugün, 16 Nisan 2024 Salı

Seyfi GÜNAÇTI


Mesafeye Dikkat


Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı, okul müdürleri ile yaptığı toplantıda öğretmen- öğrenci ilişkilerine dikkat çekerek, ?Öğretmenler, öğrencilerine yarım metreden fazla yaklaşmasınlar. Aksi halde öğretmenlerimiz çok zor durumlarda kalabilir, zarar görebilirler? demiş. Bununla ilgili birkaç da örnek vermiş.

Uygulama, hem kız öğrenciler hem de erkek öğrenciler için geçerli imiş. Bu kural eskiden de vardı. Ancak okullarda taciz iddiaları ve şikâyetlerinin artması üzerine böyle bir hatırlatma gereği duyulmuş olmalı. Zaten olması gereken de budur. Herhangi bir sıkıntıya düşmemek için bu kurala uymak her öğretmenin faydasınadır.

İlkokul öğretmenleri için bu kural biraz esnetilebilir mi diye düşündüm. İlkokul öğretmenlerinin minik yavrulara sevgi göstermeleri, onların başını okşamaları onları mutlu eder, çocukların okula bağlanmalarını sağlar.

Sosyal medyada bazı kişilere, ?öğretmen senin başını okşasa ne hissedersin?? diye sormuşlar. İşte olaya sıcak bakanlardan ikisinin verdiği cevaplar:

Lazkadir: ?Mutlu olurdum, o hocayla güzel geçinirdim.?

Aday-Hırslı: ?Öğretmenin beni sevdiğini, ya da doğru bir davranışta bulunduğum için okşadığını düşünüp mutlu olurdum.?


Bundan sadece öğrenciler değil, öğretmenler de mutluluk duyarlar. Fatih İlkokulunda görev yaptığım günlerde, annesinin elini tutmuş yolun karşısında yürümekte olan 4. sınıf öğrencimin, beni görünce annesinin elinden kurtularak gelip belime sarılmasını nasıl unuturum! Bu davranışta bulunan çocuğun ne kadar mutlu olduğunu ben ölçemem. Fakat benim hissettiğim mutluluğun şimdi bile farkındayım.


Ancak öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, eğer bir tehlike söz konusu olacaksa, ilkokul öğretmenleri dahi yukarıdaki mesafe kuralına uymalıdır. Bu durumda artık çocuklar, ?Öğretmen başımı okşadı? diye sevinemeyecek, belki bu cümle tamamen piyasadan silinecektir. Bu tür cümlelere belki anılarda da rastlamayacağız!


Bugün gelinen noktada mesleğin kara lekeleri bazı öğretmenlerin payı büyüktür. Neredeyse her gün öğretmenlik mesleğini ayaklar altına alan haberler medyada yer almaktadır. Bu gibiler, mesleğin şerefini ve güvenilirliğini aşağılara çekmektedir.


Bu konuyu gençlere de sormuşlar. İşte cevaplardan bazıları:


Zafer: ?Bu mesafe olayı normal. Cinsel istismar iddialarına karşı mesafeli olunması iyidir.?

Özgür Akkoyun konuya daha bilimsel yaklaşmış:

?Küçük bir çocuğun başını okşamanın, ´aferin yavrucuğum´ deyip sırtına dokunmanın bir zararı yoktur? dedikten sonra, üst sınıflardaki öğrenciler konusunda uyarıda bulunmuş:


?Ancak ergenlik çağı başlangıcında ve çocukların içinde, onların bile fark edemedikleri bir takım dürtüler oluşmaya başladığında, işin rengi değişir. Çocuğun başını okşamak, ya da herhangi bir fiziksel temas, çocuğun bambaşka mesajlar almasına sebep olabilir.?


Bu son cümleler dikkate değer.


Öğretmen de olsak hepimiz insanız. Özellikle belli yaşa gelmiş olanlarda çocuklara karşı sevgi ve şefkat duygusu artıyor. Şahsen ben 15-20 sene öncesine göre bu duyguyu daha fazla yaşadığımı hissediyorum. Öyle sevimli öğrenciler var ki, onlara karşı bazen bu mesafeyi koruyamadığınızı fark ediyorsunuz.


Bir eğitimci şöyle diyor:


?Eskiden veliler çocuğunu öğretmene teslim ederken ´Hocam, eti senin kemiği benim´ derlerdi. Bugün bunun yerine, yolda öğrencinin kafasına kuş pislese, bunu öğretmenden bilen bir anlayış türemiştir ki, bu acı bir durumdur.?


Bizim gördüğümüz ve bize öğretilen; ?Öğretmen bir ana babadır. Öğrencisi de onun evlâdıdır. Öğretmen- öğrenci ilişkisi, ana-baba ile evlâdı arsındaki ilişki gibi olmalıdır? şeklindeydi. Ancak yaşanan olaylar, bu felsefenin tarihe karışmasına sebep olmuştur.

İşte tam da bu noktada, öğretmenlerin öğrencilerine karşı davranışlarında ve yaklaşımlarında zan altında kalmamaları ve bir zarara uğramamaları için çok dikkatli olmaları gerekmektedir.