Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Mehmet TÜRKAN


MEVLANA´NIN ?ETME? ŞİİRİ VE ŞEMS-İ TEBRİZİ


Mevlana, Şems-i Tebrizî ile tanıştıktan sonra Şems onun gönül aynasının dünyadaki bir aynası oldu. Mevlana onda kendini buldu. Artık günün büyük çoğunluğunu onunla geçirir oldu. Dergâhına gelen insanları, öğrencilerini ve halkı unutur oldu. Şems ile birlikte kendinden geçip sema zikri ile döner ve her anı birlikte geçirmeye başladılar. Bu iki gönül yıldızının sohbet ve zikirleri halk arasında söylentilere sebep oldu. İnsanlar ileri geri konuşmaya başladılar. Bunu duyan Şems çok üzüldü ve Konya´yı terk ederek Şam´a gitti. Oğlu Sultan Veled´i hasret dolu bir mektupla Şemse gönderen Mevlana onu tekrar geri çağırdı. Şems´in dönmesiyle büyük sevinç yaşayan Mevlana´nın sevinci uzun sürmedi. Bir süre sonra yine ileri geri konuşmalar başlayınca Şems-i Tebrizî tekrar ortadan kayboldu ve bir daha asla bulunamadı. Kimine göre kıskananlar tarafından öldürüldü kimine göre başka diyarlara gitti.

Mevlana, Şems´i çok aradı ama bulamadı. Onun hicranı ile gönülleri yakan, nice şiirler söyledi. Bunlardan biri belki de en çok gönülleri sızlatan şiiri ?ETME? adlı şiirdir. Bu hafta sizlerle Mevlana´nın o şiirini paylaşıyorum.

ETME
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yâd eller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Âşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde olduğu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
(Mevlana)