Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Zeki ORDU


NE ALIRSAN ÜÇ KURUŞ OLAN KİTAPLAR


Bilgi ve tecrübelerin bir sonraki nesle aktarılmasında yazının önemini bilmeyen yoktur.
Tarihin en önemli keşiflerinden birisi yazıdır kanaatimce. Eskilerin anasır-ı erbaa dedikleri hava, su, toprak ve ateş canlılar için ne önem taşıyorsa ?yazı´ da en az onlar kadar önemli bir unsurdur.
Matbaanın keşfinden önce taşlara, kayalara kazınarak yazılan yazılar; daha sonra derilere ve kâğıt parçacıklarına yazılmış ve insanlar bildiklerini kayıt altına almak istemişlerdir.
Yazı altın çağını belki de hat sanatıyla yaşadı. Bulunduğu yerleri güzelleştirmek ve insanların bedii zevklerini okşamak için güzel sözleri güzel bir tarzda duvarlara ve bezlere yazarak hem yeni bir kazanç kapısı, hem de yeni bir kültürel saha teşekkül etmiş oldu.
Matbaanın keşfi yazılı eserlerin hem yazılmasını, hem de seri halde çoğalmasına faydası oldu. Her sahada önemli eserler kaleme alındı. Eğitimde büyük hamleler gerçekleşti. Her devirde edebi eserler daha göz önünde oldu. Tıbbî ve teknolojik eserler zamanla hak ettikleri zamanla hemen hemen her sahada kitap neşredildi.
Özellikle Osmanlı´da dini eserler daha ön plandaydı. Bu da Osmanlı coğrafyasında bulunan insanların kahir ekseriyetinin Müslüman olmasından kaynaklanıyordu. Din dışı eserlerin çoğu edebiyat ve özellikle edebiyatın şiir kısmıydı.
Günümüzde şehrin çok yerinde kitapçılar mevcuttur. Özellikle kırtasiye ağırlıklı olmalarına rağmen kültürel kitapların varlığı sevindirici. Çünkü derslerden ve testlerden artakalan zamanlarda internet ve televizyon engeline takılmadan vakit bulan bazı kişiler kültürel kitapları okumaya yüz tutunca bu sefer karşısına fiyat engeli çıkmaktadır.
Her ne kadar vergi ve bandrol denilen fiyat artırıcı mazeretler olsa da kitaplar fiyatı normalden daha fazla olan malların başında gelmektedir. Bu ise kitap okumaya niyeti olan kişileri düşündürmektedir. Televizyon, internet, sokak, ders, test, müzik ve bir takım eğlenceler haricinde bir de ücret işin içine girince ?işin içinden´ çıkılmaz oluyor. Olan da okuyucuya veya dolaylı olarak ülkeye oluyor.
Bütün bu olumsuzlukların üstüne adı ?korsana´ çıkmış kitaplara her ne kadar korsan
satıcılar ?Yan sanayi? diye ad taksalar da işin mali boyutu hariç bir çözüm olamamıştır.
Mesele mali boyutla çözümlenmemektedir. Çünkü orijinal olmayan kitaplarda yazım hataları, noksan sayfalar ve ifade bozuklukları olmaktadır. Yani bir tarafından çözüm üretirken diğer yanı bozulmaktadır.
Bütün bunlara rağmen aranılan kitaplar bulunuyor gerçek okuyucular bu kitaplara bütün
zorluklara rağmen sahip oluyor. Belki de bunu bildiklerinden kimse bir çözüm üretmemektedir. Nasıl olsa bir şekilde alıcı bulunmamaktadır. Ancak bazı kitaplar her şeye rağmen satılmamaktadır. Yani okuyucuya ulaşamayan kitaplar bulunmaktadır. Bu kitaplar raflarda uzun süre kaldıktan sonra hurda fiyatından daha ucuza vatandaşa arz edilmektedir.
Buna rağmen alıcı bulamayan kitaplar olmaktadır. Demek ki sadece fiyatının ucuz olması bir kitabın satılmasını kolaylaştırmamaktadır.
Her şeye rağmen raflardan indirilip ?ne alırsan şu lira´ diye yapılan satış zoruma gidiyor. Bu kitaplar ancak bu kadar eder der gibi selelerle veya kolilerle dışarıya atılıp, ne alırsam kardır mantığı ile yapılan satışların kitaplara yapılan haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Kitabın bu hallere düşmesi de düşürülmesi de içler acıtıcı bir durumdur. Bu meseleye nasıl bir çözüm bulunur bilemiyorum ama bu şekilde olmasının da hoş olmadığını sanıyorum.
Kitabın her şeye rağmen iyi bir dost olduğu kanaatinden vazgeçmiş değilim. Konuyu Cemil Meriç´in bir sözüyle bitirelim:
?İnsanlar kıyıcıydı kitaplara kaçtım.?