Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Ne zaman kaybettik?

Pazartesi öğleden önce bazı işlerim için çarşıda dolaştıktan sonra öğle arası eve geldim. Yemeğimi yerken bir yandan da mutfaktaki televizyona bakayım dedim.


Pazartesi öğleden önce bazı işlerim için çarşıda dolaştıktan sonra öğle arası eve geldim. Yemeğimi yerken bir yandan da mutfaktaki televizyona bakayım dedim. Sabahleyin son olarak İsmail Küçükkaya´nın Çalarsaat haberlerini takip ettiğim için televizyonu açınca Fox Tv karşıma çıktı. Bir dizi film oynuyor: Şevkat Yerimdar.
Görüntü geldiğinde Şevkat, yanında bir kadın olduğu halde, emniyet mensubu sıfatıyla bir bitirimhaneyi basmıştı. Yanındaki kadına ikide bir ?amirim? diye hitap ediyordu. Gerçek polis olmadıklarını sonradan öğrendim.
Bu sırada kurtardıkları bir başka kadınla mahalleye geldiler ve onları karşılayan mahalleli ile birlikte bir kahveye girdiler.
Bu filim daha önceleri normal dizi kuşağında yayınlanmıştı. Karşıma çıktığında, duruma göre 3-5 dakika seyretmişliğim vardır. Hiçbir bölümünü sonuna kadar seyretmedim. Bu sefer seyretme süresini uzatma sebebim vardı. Şevkat´ın ´amirim´ dediği kadının bacakları normalden hayli açıktı. Kadının üzerinde bir mont vardı ama onun da boyu kısaydı. ?Bir kadın normal bir bölümde neden bu kadar kısa giyinir? Belki de ten rengi bir tayt-streç giymiştir? düşüncesiyle, gerçeği öğrenmek için takibe devam ettim. Kahveye oturduklarında anlaşıldı ki, gerçekten kadın çok kısa giyinmişti.
Şevkat, elindeki çalıntı eşyaları sahiplerine veriyor, mahalleli de kahramanlarına teşekkür ediyordu. İçlerinden biri, ?İyi de, bütün bunları kim çalmış?? diye sordu. Şevkat´ın cevap vermesini beklerken, kısa giyinmiş kadın mahcup bir eda ile ?Ben çaldım? dedi. Herkes hayretle bir birine bakarken kadın açıklamaya başladı:
?Buna mecburdum, çocuğum için yaptım??
Kadının mahalledeki konumunu bilmiyorum. Mahalleli de kadının, çocuğu olduğunu bilmiyormuş. Kötü adamlardan biri çocuğun babasıymış.
Mahalleli, eşyalarını çalan kadına sert çıkmadılar. Evlilik dışı çocuk sahibi olduğu için de laf etmediler. Aksine acıyarak baktılar, yumuşak davrandılar.
O kısacık sürede filimde bütün bunlar işlendi. Fakat bir konu gündeme hiç gelmedi:
Kadının açıklığı.
Gelmeli miydi?
Usulüne uygun şekilde gelmeliydi. Senaryo öyle yazılmalıydı. Biz eski Türk filimlerinde hep öyle gördük.
Mahallenin kahramanı, iyilik meleği, ağır abisi Şevkat´ın; kadına şöyle bir göz attıktan sonra yanındaki gençlerden birine; ?Aslanım! Git şuradan bir örtü getir de hanımefendi dizlerine örtsün? demesini beklerdim.
Dese ne olurdu?
Bence´ iyi şeyler´ olurdu.
Şevkat zaten bir kahraman. Herkes onun bu davranışını örnek alır, kızlar- kadınlar ?Bu dizinin bize verdiği ders budur. Artık bacaklarımız açık olarak sokağa çıkmamalıyız? derlerdi.
Lâkin ne dizilerimizde ne de haberlerde edep ve haya hiç gündeme gelmiyor. Sanki böyle kavramlar yok! Bir kavgada, bir cinayette, bir intihar olayında işin edep boyutu varsa bile, hiç kimse olayın bu yönünü konuşamaz. Herhalde çok tehlikeli(!) bir konudur.
Bu kadarı bana yeter, deyip başka kanala geçtim. Orada bir haber: 30 yaşındaki Eda Yamanarslan, gece 01.00 sıraları Kartal´da kaldığı rezidansın 10. katından düşerek ölmüş. Basın, anne- baba ile görüşüyor. Baba konuşuyor:
?Şöyle şöyle yazmışlar. Medyanın yaptığına bak! Biz çocuğumuzu kaybetmişiz??
Eda, bir kız ve ana babasından ayrı yaşıyor!
Son cümleye takıldım. İçimden, ?Beyefendi! Siz çocuğunuzu daha önce kaybetmiş olmayasınız?? dedim.
Ya kendimizdeki bir hata ya da başkalarının oyunları yüzünden, yaşadıkları halde çocuklarımızı kaybediyoruz.
Allah (CC), bizleri ve evlâtlarımızı hataya düşmekten korusun.