Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Neler yaptık, neler yapamadık?


Mübarek ramazan ayındayız. Gazetemizin yayınlandığı Çarşamba günü itibariyle ramazanın 21. günü. Geriye sadece 8 gün kalmış.

Ramazan ayı geldiğinde, ?Hoş geldin, Ya Şehr-i Ramazan? diyerek onu karşılarız. Ramazanın sonlarına yaklaştıkça da ?Elveda Ey Şehr-i Ramazan? diyerek onu uğurlarız. İşte ramazana ´elveda´ diyeceğimiz günlerdeyiz.

Ramazan ayı yaklaşırken bazılarımızda bir endişe vardı. ?Yılın en sıcak günlerinde oruç tutacağız. Acaba susuzluğa dayanabilir miyiz?? diyorduk. Fakat işte gördünüz, Allah (CC), yine rahmetini esirgemedi. Gayet ılıman bir iklimde, serin bir havada oruç tutuyoruz. Sıcağı hissetmedik bile.

Bazılarımız da, ?Bu sene Ramazan yılın en uzun günlerine denk geldi. Sıcak bir yana acaba bu kadar uzun süre açlığa tahammül edebilir miyiz?? diyordu. Kendi adıma söyleyeyim, bahçede çalıştığım günler biraz susuzluk çekmişimdir. Fakat Allah´ın bir lütfu olsa gerek, hiçbir gün açlık aklıma gelmedi bile.

Ramazanın üçte birlik bölümü geride kaldı. Acaba bu süreyi yeterince değerlendirebildik mi? Ramazanın faziletinden gereği kadar faydalanabildik mi? Neredeyse bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesine gelmek üzereyiz. Hatta Peygamberimiz (SAS)´in hadisine göre o döneme girdik bile. Çünkü Allah Resulü, ?Kadir Gecesini ramazanın son on günü içindeki tek olan gecelerde arayınız? buyurmuşlar. Öyleyse önümüzde fırsatı kaçırılmayacak 5 önemli gece var: 21, 23, 25, 27 ve 29. geceler. Eğer ?şimdiye kadar bir şey yapamadık? diyorsanız işte fırsat?

Neler yapabilirdik?

İşe oruç tutmakla başlayacaktık. Yalnız bilesiniz ki oruç, sadece sabahtan akşama aç kalmaktan ibaret değildir. Kötü huy ve alışkanlıklardan da uzak durmak gerek. Kimseye sataşmayacak, kimseyle dalaşmayacaktık. Dedikodu ve gıybet yapmayacaktık. Hele hele küfürü ağzımıza hiç yaklaştırmayacaktık.

Peki, neler yapacaktık?

Namazlarımızı eksiksiz kılacaktık. Her gün gücümüzün yettiği kadar Kur´an okuyacaktık. Komşuları, dostları ve fakirleri iftara davet edecektik. Bu ayda her zamankinden daha fazla yardımlaşacak, maddi durumu iyi olmayanları gözetecektik.
?Eyvah! Ben bunların pek azını yapmışım? diyorsanız, endişelenmeyin. Daha önümüzde bir haftalık zamanımız var. Umarım bu süreyi yeterince değerlendirenlerden oluruz.

Birkaç tanesi hariç televizyon kanallarının hem iftar hem de sahur proğramları var. Hemen her gazetede bir ramazan sayfası görebiliyorsunuz. Bunlar güzel ve olumlu faaliyetler. Buralarda faydalı konulara değiniliyor, Peygamberimizin ve sahabenin hayatından örnekler sunuluyor. Tatlı ramazan anıları ve geleneklerinden söz ediliyor. Bir tanesi var ki diğerlerinden farklı buldum.

Artvin´in Yusufeli ilçesinde önce camide akşam namazını kılıyorlar, yemeklerini sonra yiyorlarmış. İftar öncesi cami avlusunda toplanan Müslümanlar vakit gelince önceden hazırlanmış her mevsimin kendine ait meyveleri ile oruçlarını açıyorlar, cemaatle namazlarını kılıyorlar ve sonra evlerine dağılıp yemeklerini yiyorlarmış. Yaz meyvelerini saymaya gerek yok. Kışın da iftar, herhalde portakal, mandalina, elma armut iledir.

Bugüne kadar böyle bir uygulama duymamıştım. Fakat ben beğendim.

Ramazanınız mübarek olsun.