Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


NURCAN ATEŞ

NURCAN ATEŞ


İnsanların farklı yerlerde, farklı mekânlardaki kişilerle nasıl tanıştığını hep merak ederim. Bir gün bir de bakıyorsunuz, hiç tahmin etmeyeceğiniz biriyle tanışmış, ya ortak bir iş yapmış ya da bir şekilde dost olmuşsunuz.

Bizim hesaplarımız dışında olan böyle durumlarla sık karşılaşsak da, düşünüldüğünde herhangi bir formüle uymadığını görürsünüz.

Kırk yıla yakın bir süre eğitim camiasının içindeyim. Haliyle kitap, dergi ve benzeri neşriyatla bir tanışıklığım var. Kitap okuduğuma dair rivayetler varsa da bunu kendi dünyamda yaparım. Bazı yerel ve genel dergilerde birkaç satır yazı yazmışlığım ama hiçbir zaman kendimi şair, yazar sınıfından addetmediğim beni tanıyanlar bilir.

Nurcan Ateş hanımefendi ile tanışmam Ateş Yayınları editörlerinden Yılmaz İmanlık sayesinde oldu. Önce ismi geçti aramızda. Hani ileride bir şeyler yazmaya karar verirsen kulağında küpe olsun misali.

Daha sonra Antalya’da müzik öğretmenliği yapan ayrıca besteleri olan kırk yıllık dostum Osman Çolak’ın hazırladığı “Gönül Gözüyle Tirebolu” adlı esri Ateş Yarınları tarafından bastırılmasına karar verdik. Osman Çolak, kitabı ile benim ilgilenmem için ricada bulundu. Böylece Ateş camiasına bir yanıyla müdahil oldum.

Kitap ve baskı hakkında Nurcan hanımla telefon konuşmaları gerçekleşti. Ancak belli bir zaman sonra konuşmaların konusu bir kitabın neşrinden çok; kültür, sanat, edebiyat, okuma ve yazmaya doğru yöneldi. Hatta bu hususta lütfedip beni canlı yayına davet etti.

Osman Çolak’ın kitabı ülkenin ve dünyanın zor günlerine rastlamıştı. Evlerde hatta ilçe ve illerde karantina günleri başlamıştı. Huzurlu değildik. Ancak kendimizi kitap, kalem gibi okuma ve yazmaya vererek zamanı en olumlu şekilde geçirmeye çalıştık.

Nurcan hanımla basılacak kitabın akıbeti hakkında konuşmalar yaparak birbirimizi biraz daha tanıdık. Sonra yaptığı çalışmalar dikkatimi çekti. Sosyal medya üzerinden canlı yayınlar yaptı. Yayınlara birbirinden güzide yazar, şair ve araştırmacıları davet etti. Ateş Yayınlarının bu özel kişilerini kısmen olsa da uzaktan tanıma fırsatım oldu.

Hatta bazıları ile telefonla görüştüm. Çok özel bir camia... Bana kolej havası verdi. Her ferdi bir diğerini tamamlıyordu. Telefonla görüştüğüm Nurcan hanımın bu birliktelikte önemli bir payı olduğunu tahmin ediyorum dersem haksızlık olur. Mutlaka öyledir…

Daha sonra “Pembe Vagonlar” projesini takip ettim ilgiyle. Harika işlere imza atıyordu. Zaten kendisiyle bir konuşma esnasında ona “İleride çok başarılı işler yapacağınızı tahmin ediyorum” demiştim.

Şimdi başarılı bir insanı bir sayfaya sığdırmak kolay değil. Bizimkisi ahde vefaya bir misal. Hani  “Kör ölür badem gözlü, kel ölür sırma saçlı olur” diye. Biz de yaşarken, övgüyü hak edenlerin hakkını verelim istedik. Biliyorum kelimeler kifayetsiz kaldı ama elimizden gelen de bu kadar.

Ben de hazır kendimi okuma ve yazma için “Sosyal Karantina”ya almışken, iki satır da hemşerim için yazayım dedim.

İnsanlar dünyaya herhangi bir ay ve gün gelir. Dünyamıza hoş geldiniz Nurcan hanım. Sağlık ve huzur içinde nice senelere inşallah…