Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


ÖĞRETMENLER GÜNÜ, HÜZÜN VE ŞÜKÜR

ÖĞRETMENLER GÜNÜ, HÜZÜN VE ŞÜKÜR


Her yıl kutlanan, birazcık öğretmenlerin gazını almaya, en çok da hediye adıyla tüketimi artırmaya yarayan “Öğretmenler Günü”nü, diğer günler gibi pek önemsemedim bir eğitimci olarak yıllarca. Ancak çok sevgili öğrencilerimin muhabbet dolu duygu ve temennilerini samimi ve anlamlı buldum.

Şehit Mustafa Rıfat ağabeyimle operasyona gitmeden, şehadetinden önceki son sohbetimiz; 1996 yılının “Öğretmenler Günü”nde yaptığımız telefon konuşmamız olmuştu. O konuşmada ona bu günü önemsemediğimi söylemiştim. Bir hafta geçmeden Siirt/ Kurtalan'da şehit olduğu haberi gelmişti bir gece yarısı.

Canım babam da ne ilginç tevafuk ve hikmettir ki, 3 yıl önce -2017'de- “Öğretmenler Günü”nde vefat etmişti. Böyle bir günde çok sevdiğim babamın vefat edişi, beni ayrıca çok etkilemişti işin doğrusu. Hele ki, lise son sınıfta zor şartlarda üniversite ve hayat sınavına hazırlamaya çalıştığım 80 civarındaki öğrencimin toplu olarak bana taziyede bulunmak üzere babamın cenazesine evimize kadar gelmeleri, beni çok derinden sarsmıştı. Babamın tabutunun başında acı ve tevekkülle tefekküre dalmışken onlarca gül yürekli öğrencimin servis arabalarından inip üzüntüyle bana sarılmaları, hayatımın en unutulmaz, hüzünlü ama onurlu anılarındandı. Bir dakika kadar süren ölüm sessizliğinin ardından derin bir hüzünle öğrencilerime “Sevgili evlatlarım, bugün siz Ahmet Hocanızın Öğretmenler Günü'nü mü kutlamaya geldiniz yoksa babamın vefatından dolayı taziyeye mi?" deyince içime gizlice akan özyaşlarım, sevgili öğrencilerimle birlikte yanaklarımızdan akan gözyaşlarına dönüşmüştü.

Bu yılki “Öğretmenler Günü” ise koronavirüs tedbirleri sebebiyle evde geçti. Bir tarafta EBA'dan canlı ders anlatmaya gayret ederken diğer taraftan da yüreklerine dokunabildiğimiz, onlarca sevgili ve eski öğrencimden gelen çok anlamlı, samimi, güzel mesajlarla teselli buldum. Hüzünle gururu, sevinç ve şükrü bir arada yaşadım derinden.

Bu yılki Öğretmenler Günü'nün en büyük sürprizi ise 35 yıldır şiirlerini büyük bir hayranlık ve zevkle okuduğum, öğrencilerime kendisiyle 28 yıl önce İstanbul'da mülakat yaptırdığım, öğrencilerime kendisini tanıtıp şiirlerini ezberlettirerek okuttuğum, Türkçe şuurundan etkilendiğim Şair-Yazar Yavuz Bülent Bakiler üstadımın beni telefonla arayıp tebrik etmesi ve uzunca bir sohbet etmemiz oldu. İmzalayıp gönderdiğim 3 kitabım için teşekkür etti üstad. 2 değerli yazısına da yer verdiğim “Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız” isimli kitabımdan dolayı özellikle tebrik etti. Dil davamız hakkında önemli şeyler söyledi. Memuriyet hayatıyla ilgili bir hatıra kitabı yazıyormuş. Epeyce dertleştik. Bir ağabeyi olarak her zaman kendisini arayabileceğimi ifade etti. Çok mutlu oldum. Şair ve yazarlığı kadar alçakgönüllülüğü, vefa ve samimiyeti de beni çok etkileyen üstadıma çok teşekkür ettim.

Bir şiirimi en güzel şekilde besteleyip yorumlayan değerli Eğitimci-Yazar-Bestekâr Osman Çolak Hocamın araması da beni çok mutlu etti o gün. Bu gün vesilesiyle de olsa bizi arayan, çok anlamlı mesajlar yazarak beni çok duygulandıran, bana “İyi ki öğretmenim!” dedirten gül yürekli öğrencilerime çok teşekkür ederim.

İyi ki okuyup öğretmen olmuşum. İyi ki kitaplar yazmışım. Allah'a binlerce hamd olsun.