Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Okumak


İnsanlık bu kavramla tanışalı kim bilir kaç bin yıl geçti?


Bu kavramla tanışmak, herhalde yazının icadıyla olmuştur. Öyle ya, yazı olmadan neyi okuyacaksın?
Peki, yazı ne zaman icat edildi?


Ortaokul yıllarında ?Yazı MÖ 4.000 yıllarında bulunmuştur? diye tarih kitaplarında okumuştuk. Şimdilerde öğrenciler, ?Yazı, MÖ 3.500 yıllarında bulunmuştur? diyorlar. İnternet siteleri ise, ?İlk yazıyı MÖ 3.200 yıllarında Sümerler buldular? diyor.


Aradaki 800 yıllık fark nereden geliyor? İnsanoğlu son 50 senede yeni bulgulara mı ulaştı?


Ben, yazının icadı ile peygamberlik tarihinin eşdeğer olduğunu düşünüyorum. Allah (CC)´ın Hz. Adem´e 10 sayfa gönderdiğini okuyoruz. Şit ve İdris(AS)´a da sayfalar gönderilmiştir. Bu sayfalar herhalde resim sayfaları değildi.

İçinde yazılar vardı. Öyleyse yazı, Hz. Adem´in peygamberliği zamanında vardı. Sonra insanoğlu bir şekilde yazıyı unuttu. İnsanoğlunun yazıyı yeniden bulması demek 3.200 yıllarında olmuş.


Her ne hal ise, biz doğduğumuzda yazı ile tanıştık.

 


Yazı varsa okumak da vardır.


Okuyoruz da, neyi okuyoruz?


Proğramlarda konuklara sorulan klâsik bir soru vardır:


?Boş zamanlarınızda ne yaparsınız??


Klâsik sorunun cevabı da klâsiktir:


?Kitap okurum.?


Sanırsınız ki, boş zaman bulur bulmaz kitaba sarılır. Hiç sanmam!


Halbuki kitap okumak boş zamanda yapılacak iş değildir. Kitap okumak, başlı başına zaman ayrılması gereken bir konudur.


Gazeteden refikimiz Selim Bey, çok okuması ile tanıdığımız bir arkadaşımızdır. Köşesinde sık sık okuduğu kitaplardan söz eder. Geçen haftaki yazısında Sait Faik Abasıyanık´ın 193 sayfalık ?Medar-ı Maişet Motoru? isimli romanını üç günde okuduğunu söylüyordu. Önceki hafta da, Peyami Safa´nın 114 sayfadan oluşan ?Dokuzuncu Hariciye Koğuşu? isimli romanını bir günde okuduğunu yazmıştı. Ben de ortaokul yıllarında Jules Verne´nin ?80 Günde Devr-i Alem? adındaki kitabını bir günde okuyup bitirdiğimi hatırlıyorum.


Ben yatılı okudum. O gün kitabı okumaktan öğle yemeğine bile zaman ayırmamış, arkadaşlardan bana ayrılan helvayı ekmeğin arasına koyarak bana getirmelerini söylemiştim. Ancak Selim Bey´in 1 günde okuması ile benim o yaşta okumam arasında fark var. O, halen çalışan bir öğretmen. Kendine ayıracağı zaman dışında eğitime ayırması gereken zaman var. Eşine ve çocuklarına ayırması gereken zaman var. Buna rağmen kitap okumaya da zaman ayırabiliyor. Doğrusu takdire değer.


Okumak?


Bütün toplumlarda herkesin sevdiği ve başkalarına öğütlediği bir eylem.


İngilizcedeki karşılığı ´Reading´, Arapçada ´Kıraat´, Farsçada ´Hânden´.

 
Her toplum farklı kelimelerle ifade ediyor olsa da hepsinde maksat aynı.


Okumaktan maksadımız sadece kitap, gazete okumak değildir. Tahsil yapmak, eğitim görmek de okumak kavramına dahildir.


Son Peygamber Hz. Muhammed(SAS)´e gelen vahiylerin ilk kelimesi de ?oku?dur.


Yüce Yaratan´ın kullarına ilk emri ?oku? olduğuna göre, bizim bunu hatırlatmamızdan daha tabii ne olabilir.


Kitap okumak ruhu besler. Kitap okuyan kişinin hayal gücü genişler. İnsan okuyarak kendini geliştirir. Gitmediği, görmediği yerleri, okuduğu kitaplar sayesinde tanır.


Öyleyse tekrar edelim:


?Yaratan Rabbi´nin adıyla oku!?