Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Hasan ÖZDEMİR


OKUMAK ÜSTÜNE

OKUMAK ÜSTÜNE


Geçen hafta 51.Kütüphaneler Haftasını kutladık. Kütüphane müdürü M. Ali Atik tarafından Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen programa işlerimin yoğunluğu nedeniyle katılamadım. Ama o hafta içinde iki defa kütüphaneye giderek bilgi aldım. Yedi bine yakın kitabın olduğunu, genellikle öğrencilerin ziyaret ettiğini, ödev yapmak ve kitap okumak amacıyla genellikle hafta sonlarında yoğunluğun olduğu hakkında bilgi aldım.

Ardından Terme Halk Kütüphanesi ile Bülent Çavuşoğlu Anadolu Lisesi tarafından Belediye hizmet binası bahçesinde kitap okuma etkinliği düzenlediklerini gördüm. Soğuk ve rüzgarlı havaya rağmen gençlerimizin böyle bir etkinlik düzenlemesi beni fazlasıyla mutlu etti. Hava güzel olsaydı inanın aralarına ben de katılmaktan onur duyacaktım. Gönlüm onlarla birlikteydi aslında.

Okumayan, öğrenmeyen, araştırmayan, merak etmeyen, insan olmanın gereğine varamayan insanlarla “insani değerleri ve erdemleri” korumak ve kurtarmak mümkün değildir.
Cahilin dostu olmaz; cahilin arkadaşı, akrabası olmaz; cahilin erdemi, insani değerleri olmaz. Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.
Uygarlık kitapla başlar… Kitapla, yani bilgiyle, düşünceyle kalkınır ülkeler. Kitaplardan nasibini alamayanların, uygarlıklardan da nasiplenmeleri mümkün değildir. Düşünceyi, bilgiyi geliştirmek; üst üste koymak, bilgi-düşünce üretmekle olur. Onun da çıkış noktası “meraktır.”

Merak etmeyen, merakının peşine düşmeyen bilgiye ulaşamaz. Bilgisi olmayanlar da hiçbir gerçeği yakalayamazlar, ama kerameti kendinde gören bir veli olurlar. Teyo ağa misali bir iş başarmış gibi halkı etrafında toplarlar. Derler ya “Boş teneke çok öter.”misali, her konu hakkında ahkam keserler.

Akıldan, bilimden, kültürden, sanattan söz etmez; gördüğü rüyaları anlatır, evliya olurlar. Mahallede olan biteni anlatır, haykırarak gülerler. Oturdukları yeren ülkeyi idare etmeye kalkarlar. Ne olursa olsun, cahil olarak kalırlar.
Devlet veya özel sektörde en az yirmi beş-otuz yıl çalışıp emekli olan arkadaşlar…Yaşları kırk beş-elliden başlıyor. İş yapmış, iş başarmış insanların rahatlığı ve huzuru içinde müthiş birer “tüketici” olarak yaşamlarını sürdürüyorlar.”On dönüm bostan, yan gel yat oğlum Osman” misali vaktin dolmasını bekliyorlar. Küçücük parklar, kahveler, çay ocakları, dükkan-mağaza önleri onlarla dolup taşıyor.

Okuyan araştıran insan doğru, dürüst, namuslu, ahlaklı olur. Namussuzun, hırsızın, ırz düşmanının, yalancının ve haksızlığın karşısında dimdik ayakta durur. Boyun eğmeyen insandır, hoşgörülü olur.
Kalın sağlıcakla.

NOT: Geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılan, vefatından bir gün önce sohbet ettiğim öğretmen arkadaşımız Hamit Uzun`a Allah rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.