Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Önlükteki ders

Önlükteki ders


Terme Halk Eğitim Müdürlüğünün merkez sergisine katıldım. İzlenimlerimi önceki hafta sizlerle paylaşmıştım.

Yazımı okuyanlardan bir öğretmen arkadaş hem beğenisini bildirdi hem de eleştirdi.

“Senin yazını okumasam Halk Eğitimin sergisinden haberim olmayacaktı. İnsan hiç olmazsa merkez okullarına birer davetiye fotokopisi bırakmaz mı?” dedi.

Başka eleştirileri de vardı.

“Minik kızlardan oluşan Artvin yöresi ekibinin kıyafetlerinin güzelliğinden söz etmişsin. Ama eksik bırakmışsın. Bugün okullarda öğrenci demeye kırk şahit isteyenleri hatırlayınca, ekibin kıyafetini daha bir takdirle anlatmalıydın. Günümüz öğretmenlerinin kıyafetlerindeki olumsuzluğa da ima yolu ile değinmişsin. Bu güzel ama yeterli bulmadım. Bugün bazı öğretmenlerin kıyafetlerinin öğretmenlik mesleği ile bağdaşmadığını açık açık yazmalıydın. Hele de erkek öğretmenlerin küpe takmasının, sadece öğretmenliğe değil erkekliğe de yakışmadığını belirtmeliydin” dedi.

Bir diğer öğretmen arkadaş da, “Sana sandalye getiren hanımefendinin nazik davranışını anlatırken keşke kendi adını vermeseydin” dedi.

Bu arkadaşa hak vermedim değil. Ancak sebebini açıklamıştım.

Kurdele kesildi, sergiyi gezmeye başladık.

Hüsnü Hat sergisi, merkezin bahçesinde düzenlenmişti. Keşke burada fotoğraf paylaşmak mümkün olsaydı da eserlerin güzelliğini siz de görseydiniz.

Zemin kat koridorunda hemen her çeşit giysiler sergilenmişti. Bir önlük dikkatimi çekti. Önlüğün üzerine nakışla “Besmeleyle başlar, Aşk ile pişiririm” sözleri işlenmişti. Daha altta da “Hasan getirir, Sıla pişirir” ifadesi yer alıyordu. Çok hoşuma gitti. Düşüneni ve uygulayanı tebrik ediyorum.

Çok hoşuma gitti. Dedelerimizle ninelerimizin uyumunu ve anlaşmasını hatırlattı bana.

Evin erkeği çalışır, ailenin ekmeğini- yiyeceğini temin eder, evin hanımı da getirilenleri sofraya koyar. Elindekilere ve getirilenlere kanaat eder. “Bu ne bu? Her gün pırasa nohut mu yiyeceğiz? Neden et getirmiyorsun?” diye erkeğine söylenmez. Onu mahcup etmez.

Çünkü o, işine Besmele ile başlamıştır. Çünkü o büyüklerinden saygıyı, kocası ile iyi geçinmeyi ve kanaatkâr olmayı öğrenmiştir. Çünkü o, sabahleyin işe gitmek üzere kapıdan çıkan kocasına, “Aman Bey! Ekmeğimize haram lokma karıştırma. Biz aç kalmaya razıyız” demeyi öğrenmiştir.

Kanaatkârlık ne büyük nimet. Keşke herkes onu anlayabilse, onun kıymetini bilebilse.

İşlemeli önlük, bana bir televizyonda yayınlanan ‘Gelinim Mutfakta’ programını da hatırlattı.

Hani gelinlerin, kaynanalarının ayıbını çekinmeden, ar etmeden ortaya döktüğü; daha nişanlı iken kaynanasına, hem de yüzüne karşı, hem de milletin içinde “Oğlunu seviyorum ama seni sevmiyorum” diyebildiği; kaynanaların da gelinlere akıl almaz davranışlarda bulunduğu, kısacası güzel yemek yapmaktan çok gelin-kaynana çekişmesinin yaşandığı ve evlenecek kızlara kötü örnek olan program.

Düşündüm de; Gelinim Mutfakta programındaki gelinlere, hatta kaynanalara bu önlükten birer tane hediye etsek bir faydası olur mu? Ortama saygı ve nezaket gelir mi acaba?

Sergide pek çok güzellik gördüm. Bir usta öğreticimiz, kullanılmayan kravatları değerlendirmiş, onlardan yelek, gömlek ve örtü yapmış. Güzel bir uygulama.

Takı-Tasarım kursunu yıl içinde ziyaret etmiş ve çalışmalarını haber yapmıştım. Şimdi de diğer güzel ürünlerini görme fırsatı buldum. Hasır bilezik ve gümüş takılar yapma konusunda sipariş almaya başlamışlar.

Eski öğrencilerimden El Sanatları Hocası Gülhan Bulut Bıyık’ın çalışmalarını ve sergisini anlatmaya yerim kalmadı. Kısmetse daha sonra.

Bir öğretim yılı boyunca emek verip, göz nuru dökerek güzel eserler ortaya koyan kursiyerleri ve onları yetiştiren hocalarını tebrik ediyorum.