Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Orucu bozar mı bozmaz mı?

Orucu bozar mı bozmaz mı?


Recep ayı geldiğinde Peygamberimiz (SAS) şöyle dua edermiş: 
“Allah'ım! Recebi ve Şabanı hakkımızda hayırlı kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır.”
Korona tedbirleri altında şu ana kadar bu senenin üç kandilini idrak ettik. Elimizden geldiğince bu geceleri değerlendirmeye çalıştık. İşte Ramazan ayı da geldi. Önümüzdeki Salı günü (13 Nisan) Ramazan ayı başlıyor. Ramazan ayının feyzinden ve bereketinden nasibdar olmayı ve korona illetinden kurtuluşumuza vesile olmasını diliyorum.
Daha Ramazan gelmeden bildik sorular gündeme düşmeye başladı. Elbette bilmediğini soracaksın. Fakat bazıları öyle sorular soruyor ki, insan hayret etmekten kendini alamıyor. 
Bu soruların çoğu, orucu bozan veya bozmayan şeyler üzerine oluyor. Orucun faziletlerini sorana pek rastlamıyoruz.  “Ramazanın feyzinden yeterince istifade edebilmek için neler yapmalıyız?” türü sorular pek az yer tutuyor.
Ramazan ayı girmeden kafamızdaki soruları gidermek için orucu bozan hallere bir göz atalım:
1.Oruçlu olduğunu bilerek yemek ve içmek,
2.Cinsel ilişkide bulunmak,
3.Ağzına giren yağmuru, doluyu, karı yutmak,
4.Tütün içmek, enfiye çekmek,
5.Buğday tanesi veya başağından çıkarılmış arpa tanesini yemek veya yutmak,
6.Az miktarda tuz yemek…
Bu liste uzayıp gidiyor. Ben aslında bir konuyu merak ettim. 03 Nisan Cumartesi sabah haberlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir duyurusuna yer verildi. DİB yaptığı açıklamada, “Aşının orucu bozmayacağını” söylüyordu.  Şaşırmıştım. Bu konuda aklımda kalan,  iğne yaptırmanın orucu bozacağı yönündeydi. Aşı da aynı grupta değil miydi?
Diyanet bu kararına, aşının gıda maddesi olmadığını gerekçe göstermiş. Yukarıda gördük; ağza giren yağmur damlaları ve kar tanelerini yutmak orucu bozuyor. Birkaç damla yağmur orucu bozuyor da ondan çok daha fazlası olan aşı neden orucu bozmuyor? 
Kitaplarda bu konuyu aradım. Vardığım sonuç beni daha da şaşırttı. Kitapta aynen şöyle yazıyordu: “Binaenaleyh, herhangi bir şırınga ile de oruç bozulmaz.” 
Bu, ortama göre hüküm veren kişilerin yazdığı bir kitap değildi. Üstelik bundan tam 60 yıl önce yazılmıştı. Kitabın adı; İSLÂM DİNİ, yazarı Ahmet Hamdi AKSEKİ, ifadenin geçtiği sayfa: 208.
Sadece bu da değil. Diyanet Vakfı yayınlarından 2007 yılı baskısı İLMİHAL-I adlı kitabın 410.sayfasında da, “Hastalıklara karşı korunmak maksadıyla yapılan aşıların hükmünde de tartışma bulunmakla birlikte… beslenme amaçlı olmadığı söylenerek oruca zarar vermeyeceği görüşü ağırlık kazanmıştır” deniliyor.
Her insan yanılabilir. Ben de bu konuda yanılmışım.
Korona illetine karşı herkesin aşı olduğu veya aşı sırasını beklediği günlerdeyiz. Ramazana kadar geçecek sürede yahut Ramazan ayı içinde aşının orucu bozup bozmayacağı konusu gündeme gelecektir. Bu bakımdan edindiğim bilgileri paylaşma gereği duydum. Bu veriler ışığında söylemem gerekir ki, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yukarıya aldığım açıklaması, gündeme göre verilmiş bir hüküm değildir. Atmış yıl önceki kitapta da bu izin var, 14 yıl önceki kitapta da var. 
Aşının oruca zarar vermeyeceği yetkililerce açıklanmış. Ancak Müslüman ibadetinde şüphede kalmak istemiyorsa aşı günü oruca niyet etmez. Aşısını olur. Ramazandan sonraki bir günde kazaya kalmış orucunu gönül rahatlığı ile tutar. 
Bu konuda devletimiz de bir çözüm üretebilir diye düşünüyorum. Ramazanlarda Cumhuriyet Meydanında Kızılay'ın seyyar kan alma aracı iftardan sonra hizmet veriyor. Kızılay'ın elemanları iftardan sonra çalışabiliyorsa devletin memurları neden çalışmasın? Aile Sağlığı aşı ekibi iftardan sonra iki saat görev yapsa konu halledilmiş olur. Buna karşılık aşı ekibi o günkü mesaisini iki saat önce bitirir. Benim aklıma bu çözüm geldi. Karar yetkililerindir.
Allah(CC) oruçlarını kolaylıkla tutan ve sevabına erişen kullarından olmayı nasip eylesin.