Bugün, 17 Nisan 2024 Çarşamba

Seyfi GÜNAÇTI


Osmanlı´da hoşgörü (2)


Geçen sayıda Avrupa´nın, kendinden olmayanlara nasıl gaddarca davrandığından ve Osmanlı´nın azgın fırtınalara karşı nasıl sığınılacak bir liman olduğundan söz etmiştik. Örneklere devam edelim.

Endülüs´te Müslüman Beni Ahmer Devleti´nin yıkılmasından sonra İspanya´nın zulmünden kaçan Yahudiler Portekiz´e göç ederler. Ancak 5 yıl sonra Portekiz Kralı da, İspanya Kralı´nın fermanına benzer bir irade yayınlar. Yani Yahudilere Portekiz´de de hayat hakkı yoktur. Ya Hıristiyan olacaklar, ya da belli süre içinde ülkeyi terk edeceklerdir.

İspanya´dan kovulan Yahudileri hiçbir Hıristiyan ülke kabul etmezken, Osmanlı hoşgörüsünü bir kere daha göstermiş, onları ülkesine kabul edeceğini bildirmiş ve zorda kalanlara bir kere daha şefkat elini uzatmıştır. ?Buyurun gelin. Bu ülkede huzur ve güven içinde yaşayın? demiştir.


Bunun üzerine Yahudiler Türkiye´ye göç etmeye karar verirler. Lakin Hıristiyan zulmü burada da kendini göstermiştir. Ülkeyi terk edecek olan Yahudi ailelerin 14 yaşından küçük çocuklarına Portekiz Hükümeti el koymuş, ülkeyi terk etmelerine izin vermemiş ve daha sonra onları zorla Hıristiyan yapmıştır. Ki bu olay, insanlık tarihinin en büyük facialarından biridir.


Osmanlı, binlerce kilometre uzaktaki farklı dinden insanlara kapılarını açmakla kalmamış, Kemal Reis kumandasında bir filoyu İspanya´ya göndererek bazı Müslümanları ve oradan kovulan Yahudileri İstanbul´a getirtmiştir. (1)


Geliş, o geliş. Yahudiler halâ Türk´ün hoşgörüsü altında ve güven içinde hayatlarını sürdürüyorlar. Hem de en iyi imkânlarla. Türkiye´deki Yahudiler 1992´de, İspanya zulmünden kurtuluşlarının 500. Yıldönümünü kutladılar. Bununla da kalmadılar, 500. Yıl Vakfı´nı kurdular.

* * *

Fatih S. Mehmet Rumeli´de fetihlere devam ederken devletin sınırları da Sırbistan hududuna dayanmıştır. Bir taraftan Katolik Macarlar, diğer yandan Müslüman Osmanlı arasında kalan Sırbistan´ın Kralı Brankoviç, hem Macar Kralına hem de Osmanlı Sultanı´na birer mektup gönderir ve her ikisine de aynı soruyu sorar:


?Sırbistan, idarenize bırakılacak olursa, Sırpların inancı hakkında ne düşünüyorsunuz??


Macar Kralı Hünyad cevabında, ?Ortodoks Kilisesi´ni yıkıp yerine Katolik Kilisesi kuracağım? derken, Sultan Mehmet, ?Her caminin yanı başına bir Ortodoks Kilisesi yapılmasına ve herkesin inancına göre yaşamasına izin vereceğim? der. (2)


Ve dediğini de yapar.


İşte inanca saygının ve hoşgörünün bir başka örneği.


1847´de İrlanda´da büyük bir kıtlık baş gösterir. Halk çok zor durumdadır. İngiltere´nin de gerekli yardımız yapacak gücü yoktur ya da yardıma yanaşmaz. Durumdan haberdar olan Sultan Abdülmecit´in 10.000 sterlin göndermeye karar verdiğini, fakat Kraliçe Viktorya´nın, bu miktarın kendisinin yapmayı planladığı
2.000 sterlinin çok üstünde olması sebebiyle gurur vesilesi yaparak buna izin vermediğini daha önce yazmıştık. Bunun üzerine Sultan Abdülmecit 1.000 sterlin yardım yapar. Ancak geri çevrilen paranın değerinin çok üstünde bir miktara ulaşan 5 gemi dolusu tahıl gönderir. Yardım, İrlanda´nın Drogheda limanına ulaşır. Bu yardımın bir nişanesi olarak, İrlanda´nın Drogheda şehri eski belediye binasının giriş kapısı üzerindeki plâkette şu yazıyı görürsünüz:


?Türk halkının, İrlanda halkına göstermiş olduğu cömertliğin bir hatırasıdır.? (3)


Daha ne söyleyelim!


Bu milletin çakma payelere ihtiyacı yoktur. Örnekleri yaşanmış hayattandır.

- - - - - - - -

(1) Türkiye Tarihi, Prof. Dr Y. Yücel- Prof. Dr A. Sevim, C:2, Sh: 211


(2) İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İ. Hami Danişmend C: 1, Sh: 275)


(3)Türkiye Gazetesi, 5 Mayıs 1995)