Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Pantolonun hikâyesi


Sözlüklerde ?Belden başlayan ve paçaları ayak bileklerine inen giysi? diye tanımlamışlar pantolonu. Bir internet sitesi de tanımın başına ?Genellikle erkeklerin giydiği?? ibaresini ekleyerek gerisini aynen vermiş. Eski sözlükler olsa bir şey demeyeceğim ama internete daha dün baktım. Bu site yetkililerinin gelişmelerden haberi yok galiba. Şimdi kadınların çoğu pantolon giyiyor.

Pantolonun neredeyse iki bin yıllık mazisi varmış. Adını da, 16. Yüzyıl Venedik komedisinin karakteri, İtalyan Halk Tiyatrosunun baş aktörü ´Pantolone´den almış.

Pantolonun birçok çeşidi var; uzun pantolon kısa pantolon, dar pantolon geniş pantolon?


Hemen her dönem pantolonlar üzerinde moda tasarımları denenmiştir. Bunlardan biri de ´İspanyol Paça´ pantolonlardır. İspanyol paça, 1960´ın sonlarında moda olmaya başlamıştır. Hatırladığım kadarıyla dizler 23 cm ise, paçalar
28-30 cm olurdu. Paçaları abartanlar da vardı. Bir arkadaşımız paçalarını çok geniş yaptırmıştı. O gelirken arkadaşlar, paçaların yerleri süpürmesini ima ederek, ?Bugün evi süpürmeye gerek yok, çünkü Enver geliyor? derlerdi.


Hemen her dönem pantolonlar üzerinde moda tasarımları denenmiştir. Günümüz modası, dizlerin veya bacağın bazı bölümlerinin yırtık olmasıdır. Sanırım bu tercih 3 sene önce başladı. Bundan üç sene önce 9. Sınıf öğrencilerimizden biri onur belgesi almıştı. Sahneye çıktığında gördüm ki törene yırtık pantolonla gelmiş. Yanına yaklaşarak, başkalarının duymayacağı bir sesle kendisine takılmıştım da, öğrencimiz tören boyunca pantolondaki yırtığı montu ile kapatmak zorunda kalmıştı.


Ben böyle uçuk-kaçık tercihlere moda diyemiyorum. Modanın edebe ve örf ve adetlerimize aykırı olmaması gerekir. Eskiden pantolonunda düğme kadar yırtığı olan kimse, o pantolonla toplum içine çıkmaya utanırdı. O gün utanılan şey, bugün moda olabiliyor! Sizce normal mi?


?Bunlar gençtir, giyerler. Bir süre sonra terk ederler? diyorsunuz ya, yanılıyorsunuz. Çünkü sadece gençler değil olgunluk çağına gelmiş kadınların da yırtık pantolon giydiğini görüyoruz ki, bu beni şaşırtıyor.


Ya, 30´unu aşmış erkeklere ne diyeceksiniz?


Geçen Perşembe Belediye Kültür Merkezi´nde öğrencilere rehberlik semineri var, dediler. Öğleden sonra da öğretmenleri davet ettiler. Okulumuzdan giden 5 öğretmen arasında ben de vardım.


İlk konuşmacı için bir şey demeyeceğim. Fakat ikinci konuşmacı beni biraz yordu! Notlar almak dışında fotoğraf çekme ihtiyacı da duydum. İkinci konuşmacı 30 yaşın üstünde bir mühendis. ?1984 İstanbul doğumluyum.

Zeytinburnu çocuğuyum? diyerek kendini tanıttı. Kurdukları mühendislik firması ile bazı teknolojik cihazlar üretmişler.


Buraya kadar bir sorun yok. Sorun, pantolonunu gördükten sonra başladı. Bir tanesi daha az olmak üzere her iki dizinin üstünde de yırtık vardı. Teni görünüyordu. Ayrıca, Türkçesi bulunmasına rağmen benim ´özenti´den saydığım birkaç kelime kullandı. Meselâ, 5 dakika içinde 3 defa ´konsept´ dedi.


Proğram bittiğinde saat 17.30´u geçmişti. Hemen çıkmam gerekiyordu ama misafirimizle konuşmayı istiyordum. Kendisi sahneden inmişti. Yanına yaklaştım, tebrik ettim. ?Babam eski kalecilerdendir? demişti. Babasını sorup cevabı aldıktan sonra, ?Kısa aralıklarla 3 defa ´konsept´ kelimesini kullandınız. Türkçesi varken bu tür kelimelerin, özellikle de öğrencilere yönelik bir söyleşide kullanılmasını doğru bulmuyorum? dedim. İtiraz etmedi, ?Dikkat edeceğim? dedi.


Sonra pantolonunun başına gelen kazayı (!) sordum. ?Bu bizim konseptimiz? dedi. Anında hatırlattım, ?Bak, yine ´konsept´ dediniz? dedim. Gülüştük.


Bu arkadaşın, ?Bu bizim konseptimiz? derken, ´konsept´i hangi Türkçe kelimenin yerine kullandığını sorgulamayacağım. Ancak; mühendislik eğitimi almış, öğrencilere örnek olması için çağırılmış birinin dizleri yırtık pantolonla sahneye çıkması, bana göre vahim bir durum. Biz öğrencilere; uçuk- kaçık tercihlerin moda olamayacağını, bazıları buna moda deseler de, örf ve adetlerimize uygun olmayan bir seçimi benimsemenin doğru olmadığını söylüyorduk.

Şimdi bu ´örnek´ kişiyi gören öğrencilere biz ne diyeceğiz?


Şaşırdım kaldım?