Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


PATAK

Anadolu insanı isim vermekte mahir. Bunun için okuma bilmesi gerekmiyor. Şayet işine yarayacak bir eşya, bir yer ismi, bir fiil; daha önce adlandırılmamışsa ona ismi kendi buluyor.


Anadolu insanı isim vermekte mahir. Bunun için okuma bilmesi gerekmiyor. Şayet işine yarayacak bir eşya, bir yer ismi, bir fiil; daha önce adlandırılmamışsa ona ismi kendi buluyor.
Bu isimleri verirken bazen benzetme, bazen de yaptığı işe göre adlandırıyor. Yazımızın başlığı da o kelimelerden.
Patak; Güncel Türkçe Sözlükte ?kötek, dayak? anlamına geliyor. Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğünde ise ?Güçlü, kuvvetli ve dolgun vücutlu? anlamına da geliyor.
Biz ?patak? kelimesini halk nasıl kullanmış ondan bahsedeceğiz. Daha doğrusu Ordu ilinde nasıl kullanılmış kısaca açıklayalım.
Bundan yarım asır önce ?teknoloji? veya ?medeniyet? denilen kavramlar ne işe yaradığı bilinmezken insanlar yine yaşıyorlardı. Her canlı gibi besleniyor, barınıyordu. İnsan olma özelliğinden dolayı giyiniyor ve temizleniyordu.
Sadece ?harici kirleri? çıkaran ?deterjan? denilen temizlik maddesi arzı endam etmeden önce tabii usullerle yapılmış sabunlar ana temizlik maddesiydi. Ancak çok inatçı kirler için ?kil? ve ?kül? de kullanılırdı. Elektrik olmadığı için ?merdaneli? de olsa çamaşır makinesi bilinmiyordu. Dünya; taş, toprak, ağaç, ahşap, su ve bitkilerden ibaretti. Gökyüzü mavi hava temiz, su berraktı. Kir, insanlardan bulaşmıyordu.
Bilek gücüyle çalışan insanlar, kullandıkları eşyalar bozulunca tamir ediyorlardı. Eskisini atıp yenisini kullanmanın zamanı daha gelmemişti.
Temizlik için yukarıda bahsedilen malzemeler kullanılırdı. Sabun pahallıydı ve daha çok insan temizliği için kullanılırdı.
Yaz günleri köyün kadınları uzun süre kullandıkları yatak yorgan yüzlerini (böyle ifade ediliyor) el dokuması kilimlerini ve daha birçok eşyalarını büyükçe bir sepete doldurup -ki bu sepetlerin büyüğüne ?Hey? veya ?göcek? de deniyordu- ırmak kenarına gelirlerdi. Birden fazla kadın derenin denizle birleştiği yerde bulunan kayalıklar üzerine kirlilerini boşaltırlardı.
Derenin suyu temizdi. Bir yere ateş yakıp dereden gelen suyu kaynatırlar, sepetlerin içine yerleştirdiği kirlilerin üzerine bir miktar ?kül? koyup üzerinden sıcak suyu akıtırlardı. Bu şekilde uzun süre beklenir, kirlerin ?hamladığı? -böyle denirdi- zaman sepet içindekileri çıkarıp temiz sıcak sularda ?çitilerler?lerdi. Kirlerin belirgin olduğu yerleri el ile ovulmasına ?çitileme? denirdi.
Gözle görülen kirler çitime usulü ile temizlendikten sonra iş ?pataklama? faslına gelirdi.
Patak, yaklaşık yarım metre boyunda, ağaçtan yapılmış eni dar bir küreğe benzerdi. Genişliği bir karış civarında olup uzunluğu 30-40 santimetre biraz da kalınca olurdu. Daha önce ?hamlamış? ve ?çitilenmiş? çamaşırlar bir yere yığılır artık ?pataklama? faslına geçilirdi.
Pataklama işi çamaşırlara sinmiş ama gözle görünmeyen kirlerin temizlenmesine yarıyordu. Yorucu bir işti. Pataklama işinden sonra durulama faslına geçilir daha sonra da çamaşırlar kurutulması için kayalıkların üzerine serilirdi.
Elbiselerin kurumasını bekleyen kadınlar bu arada hem dinlenir hem de birbirleriyle sohbet ederdi.
Akşama yakın kirli olarak getirdikleri eşyalarını temiz olarak evlerine götürürlerdi.
Şimdi neyin ne zaman kirlenip ne zaman temizlendiği belli değil. Zaten otomatik çamaşır makineleri bilmem ne ?matik? ile bu işleri görüyor.
Yalnız bu ?matikler? insan ruhunu temizleme becerisine sahip değiller.
Biz, ?patak? hususunda duymayanlar için bilgilendirelim istedik. ?Patak?la temizlik ile ?matik?le temizlik arasında o kadar fark var ki?