Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


PINAR OLDU ÇAĞLADI

Pınar Kalgan´a ithaf


Hani bir esinti olur ya yaz günlerinde... Buram buram terlemişken size kendinizi iyi hissettirir. Rahat bir nefes alırsınız.
Bazen tir tir titrerken ısınmak için sıcak bir yer ararsınız. Kendinizi zar zor attığınız bir mekânda bir yudum çay ısıtır içinizi.
Ne, o esen serin esintinin kaynağını sorarsınız, ne de içinizi ısıtan bir yudum çayın kaynağını?
Olmuş ve bitmiştir.
Aslında her şey bu kadar basit değildir. Vefa denilen görünmeyen ve kadirşinaslık gibi kıymet bilmeyi ifade eden bir kavram vardır.
Bunları bilmek için bir ?gönle? sahip olmak gerek.
Gönül, izahı zor bir ifade. Kaynağı sağlamdır. Tükenmez bir hazineye sahiptir. Bütün iyiliklerin gözüdür. Pınar gözü gibi... Durmadan üretir ama çoğu zaman ulaşılmaz. Çünkü o ulaşır.
Şırıl şırıl akan bir derenin kaynağı neresidir? Bir çeşmenin suyu nereden gelir? Borular gelen suyun sadece taşıyıcısıdır. Peki, aslı hiç düşündünüz mü?
Bütün mesele kaynağın varlığını bilmektir.
Bir pınar düşünün! Küçücük bir gözden önce yeryüzüne ulaşır, sonra yüzlerce kilometre yol alır. Her geçtiği yeri yeşertir. Her geçtiği yerin yakınlarında mekânlar kurulur. Her geçtiği yeri ihya eder.
Bu giriş, bir köşe yazısı için biraz uzun oldu sanırım.
Olsun!
Bazen, bazı şeyleri kelimelerle izah zordur.
Neyse.
Her şey telefonun ucundaki bir alo sesiyle başladı. Bu okullar arası bir ?kardeşlik? çağrısıydı. İstanbul´un Bahçelievler ilçesinden bir okul. Emlak Konut İlkokulu. Bazen dostluk elinin nereden uzayacağı belli olmuyor.
Bahsi geçen okulun ?Okul öncesi öğretmeni? Pınar Kalgan Hanımefendi bilgilendiriyor bizi. Ve okullar arası ?Gönül köprüsü? kuruluyor.
İşin içine dostluk girince gerisi kolaylaşıyor.
Gönül, uzakları yakın eden bir kavram. İstanbul nere, Terme nere. Aslen ?Güneyli? öğretmenimiz. Kolu ?Kuzey?e ulaşıyor. Dedik ya gönül uzakları yakın eğliyor.
Kış günü ısınıyor bazı öğrencilerimiz. Aslında bedenlerinden önce yürekleri ısınıyor. Hediyeler maddi ama barınağı gönül.
Çok teşekkür ederiz Pınar Kalgan öğretmenim.
Siz orada, her sene ilk ve son defa minik gönüllere kocaman sevgiler aşılıyorsunuz. Siz her sene toprağa bir fidan dikiyorsunuz. Onlar zamanla ormana dönüşüp diğer canlılara meddi ve manevi besin kaynağı olacaklar. Yetmiyormuş gibi bölgeler aştınız. Ve bize kadar ulaştınız.
Biz de ?Çoban armağanı çam sakızı? kabilinden iki satır karalayalım dedik. Lakin yerimiz dar. Bu ?Oynamasını bilmeyen gelinin yerim dar? demesi gibi bir şey değil. Tashih edilen yerimiz bu kadar. Artık mazur görürsünüz bizi.
Siz dostlu elinizi uzatın yeter ki. Atalarımız, ?Balık bilmezse Halik bilir? diye boşa dememiş. Bizden de ?Bilmesi veya yazması? bu kadar işte.
Pınarların hep çağlasın Pınar öğretmenim.