Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Proğram ne zaman başlayacak?


-Niye soruyorsun? Davetiyede yazıyor ya!

-Davetiyede yazan vakit geçeli yarım saat oldu!

-Toparlanıyorlar herhalde. Az sonra başlar…

Konferans, tiyatro, konser, şiir dinletileri, okul geceleri vb proğramlara giderken ilk aradığım husus, proğramın belirtilen saatte başlamasıdır. Ne yazık ki, ülkemizde proğramların çoğu belirtilen saatte başlamaz. İnsanlar bekletilir. Şu kadar zaman heba olur. Varsın olsun! Bizde zamandan bol ne var? Bu konuda meslektaşım Selim Eroğlu`nun, sunucusu olduğu proğramları zamanında başlatmadaki hassasiyetini belirtmeliyim.

Bir proğram neden vaktinde başlamaz?

-Teknik bir arıza olmuştur.

-Görevlilerden biri kaza geçirmiştir.

Başka?..

Bir proğramın başlamasını geciktirecek başka bir sebep aklıma gelmiyor. Fakat bizim insanımız kabiliyetlidir! Pek çok sebep bulabilir.

-Görevliler toparlanıyor…

-Filanca amir gelmedi, onu bekliyoruz…

En can sıkıcı gerekçe de, “Biz saati öyle yazdık ama aslında bu saatte başlamayı düşünüyorduk.”

Bir okul gecesi. Bilet üzerindeki başlama saati: 19.30. Proğram 19.57`de başlıyor.

Gecikme 27 dakika.

-Neden böyle yaptınız?

-Akşam ezanı 19.40`da okunuyor. Namazını kılan insanlar ancak bu saatte gelebiliyor.

Bunu bilseydim ben de namaza gidebilirdim. Vaktinde gelmekle hata mı ettim? Madem davetlilerin namazdan sonra geleceğini düşünüyorsun, neden başlama saatini ona göre yazmıyorsun?

3 dakika, 5 dakikalık gecikmeyi anlarım. Fakat 20 dakikayı aşmışsa ona ne demeli?..

Bir tiyatro oyunu. Davetiyede 19.30 yazıyor ama oyun 19.53`de başlıyor.

Gecikme 23 dakika. Ehhh. Bu o kadar fazla değilmiş!

Geçen Pazar günü kapalı spor salonunda Terme Fatih Kuran Kursu`nun yetiştirdiği 55 hafız için icazet töreni vardı. Şehrin çeşitli yerlerine asılan bez afişlerde ve duvarlara yapıştırılan ilanlarda proğramın 09.30`da başlayacağı yazılıydı. Geç kalmamak için elimdeki işimi bıraktım. 3 dakika
gecikme ile 09.33`de salondaki yerimi aldım.

Dakikalar geçiyor, bir türlü proğram başlamıyordu. Saat 10.00 oldu, hala bir kıpırdama yok. Rahatsız olmaya başladım. Kırkıncı dakikadan sonra çıkmayı bile düşündüm. Lakin konu Allah kelamı olunca yerime oturdum.

Nihayet saatler 10.21`i gösterdiğinde sunucu mikrofonu eline aldı.

Gecikme ne kadar?

Tam 51 dakika. Neredeyse bir saat dolacak.

Oldu mu şimdi? Geçen zamana yazık değil mi?

Müftüler yerini almış. Orada bulunduğum iki saatlik süre içinde Kaymakam Bey`in teşrif ettiğini de görmedim. Öyleyse 51 dakika kimi beklediniz?

Bazı proğramları, uzun süreli gecikmeler sebebiyle daha başlamadan terk etmişimdir. “Gidersen git! Ne olmuş yani? Sen yoksun diye proğramda noksanlık mı oldu?”

Böyle düşünenler çıkabilir. Lakin bu savunma, gecikmeyi mazur göstermez.

Bazıları için bunlar basit konular olarak görülür. Ben bir ülkenin gelişmişlik düzeyi açısından bu ayrıntıları önemsiyorum. Bunları aşmadan gelişmiş ülke düzeyine ulaşamazsınız. Bir konsere, bir tiyatroya, bir okul gecesine vali gelmedi, kaymakam gecikti diye proğramın başlatılmamasını doğru bulmuyorum. Bu bir fabrika veya baraj açılışı değil ki! Amirler yetiştiği yerden proğramı takip etsinler.

Bugün aslında icazet töreninden ve güzelliğinden söz edecektik. Lakin yerimiz kalmadı.

Sürçü lisan ettikse affola.