Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Ramazan ayı ve davetler


?Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş? olan ay hangisidir?

Ramazan ayı.

Şu anda bu yazıyı okumakta olan herkes ramazanı yaşamış bulunuyor.

Ramazanı idrak ettik ve Allah (CC)´a şükür ki bayrama da eriştik. Ramazan ayında hep, ?Rabbim! Bizi ramazanın feyzinden ve bereketinden nasibini alan kullarından eyle? diye dua ettik. İnanıyorum ki bu ayın ramazan ayı olduğunu bilen ve içinde biraz imanı olan herkes, bu ayda hanesine bir şeyler yazdırmıştır.

En azından diğer zamanlarda camilere pek uğramayan Müslümanlar bu ayda namazlarını cemaatle kılmaya gayret ettiler. Camiler dolup taştı. Öyle ki, bir öğle namazında neredeyse Pazar Camisi´nde yer bulamayacaktım.
Yine, insana ağır gelen iki namazdan birisi olan yatsı namazları camilerde kılındı. Akşamları camiler şenlendi. Oraya gelenler, sünnet olan teravih namazını kıldılar. Cemaat sevabı aldılar. Dualara ´amin´ dediler. Namazın sonunda okunan Kuran´ı dinlediler. Yani azıcık gayret eden kimse, bir
şeyler kazandı.

Ya daha fazlasını yapanlar?

Onların kazancının takdiri Allah(CC)´a aittir.

Oruç ayı ramazanda iftar davetleri önemli bir yer tutar. Ben de imkanlarımın elverdiği davetlere katıldım. Ancak bayram dolayısıyla Samsun´a, kızlarımın yanına gittiğim için Ramazanın son günü TİAD´ın verdiği davete katılamadım. Davet sahiplerine teşekkür ediyorum.
Belediye Başkanımız Sayın Şenol Kul´un, 14 Temmuz salı akşamı Ulusoy Tesislerinde basına verdiği davete icabet ettik. Gazetelerin yöneticileri, çalışanları ve eşleri iftarda bir araya geldiler. Terme basınının yanı sıra çevre ilçelerin temsilcileri de vardı.

Yemek ve akşam namazından sonra diğer salona geçtik. Başkan bize projelerini, yaptıklarını ve görevini yaparken karşılaştığı güçlükleri anlattı. Güçlükten maksat, işin zorluğu değil, belediyenin görev alanı ile ilgili olmayan isteklerdi.

Başkanın sözlerinden anladığım kadarıyla, başkanı en çok yoran konulardan biri iş talepleri olmuş. Gelenlerin çoğu eşine, çocuğuna, kardeşine iş verilmesini istiyorlar. Başkan, ?İmkanımız olsa da herkese iş versek. Ama bu mümkün değil? diyor. Başkan, kadronun çok fazla olmasından dolayı nitelikli eleman alamamaktan yakındı. Bir belediyenin personel giderleri, bütçenin % 30´unu aştığı takdirde o belediyeye kadro verilmiyormuş. Başkan, ?Oysa bizim personel giderlerimiz şu anda % 42? diyor.

Bu arada mevcut hastanenin vaktiyle niçin Miliç´e yapıldığı ve neden yeni hastaneye ihtiyaç duyulduğu konusu da gündeme geldi. Başkan, ?Mevcut hastane binası bizden önce yapılmıştır. Zeminin sağlamlaştırılması ve bazı düzenlemeler yapılması gerekli oldu. Bir hesap yapıldı ve çok yüksek bir maliyet ortaya çıktı. Onarım yapmak yerine, üzerine biraz daha koyarak yeni bina yapılmasının daha verimli olacağı kanaatine varıldı? dedi.

Konuyu anlatırken başkanın söylediği ?Miliç´teki hastane yapılırken deprem yönetmeliği yoktu? sözüne takıldım. Doğrudur. Sözüm başkana değil, lakin deprem yönetmeliğinin olmaması temelin sağlam yapılmamasının gerekçesi olamaz. Çünkü 500 yıl önce derelerimiz üzerine kemer köprüler yapılırken de bugünkü deprem yönetmeliği yoktu. Sultanahmet ve Süleymaniye camileri yapılırken de deprem yönetmeliği yoktu. Fakat insanların vicdanları vardı, Allah korkusu vardı. Ve o yapılar asırlardır ayakta durabiliyor.

Başkanla yaptığımız sohbette geçen konuların tamamına yer vermemiz mümkün değil. Ancak şunu söyleyebilirim ki bu iftar daveti ve sonrasındaki sohbet iyi oldu. Bunun için Sayın Başkan´a teşekkür ediyorum. Basınla daha sık bir araya gelmenin ilçemiz ve halkımız için faydalı olacağını düşünüyorum.