Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Ramazan’ın hatırlattıkları

Ramazan’ın hatırlattıkları


Bu yazıyı yazdığım şu günde (18.04.2021)Ramazan’ın 5’te biri geride kalmış olacak. Ben sahura kalkabilmişsem o günü tamamlamış sayıyorum. Rabbim hayırlısı ile ve kolaylıkla sonrasını da tamamlamayı nasip etsin.

Geçen yıldan beri dünyayı etkisi alan korona illeti hâlâ bir kâbus gibi ortada duruyor. Buna rağmen Müslümanlar Ramazanı sevinçle ve güzellikle karşıladılar. Birbirlerinin Ramazanlarını tebrik ettiler. Güzel dileklerde bulundular. Şaban Türk kardeşimiz de, “Bu mübarek Ramazan ayı hepimizin üzerine bulut olsun. Bereketi üzerimizde dursun. Ramazan ayı hayırlı olsun” diyerek güzel temennilerde bulunmuş.

Ramazanı sevinç ve neşe ile karşılayanlar da var:

“Hoş geldin Ya Şehri Ramazan! Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan’ın bereketi hanenize, hoş görüsü gönüllerinize, huzuru ruhunuza dolsun. Ramazan ayı hepimize hayırlı olsun.”

Müslüman’ın, Müslüman kardeşi için böyle güzel dileklerde bulunması ne güzel!

Bildiğiniz üzere oruç tutmak, sabahtan akşama aç durmaktan ibaret değildir. Vücudun bütün organları ile orucun manasına uygun hareket etmesi gerekir. Bunu nasıl yapacağız?

Kulağını gıybete kapat, Kur’an sesine aç. Büyüklerin tavsiyelerini dinle. Böylece kulak orucunu tutmuş olursun.

Dilini kötü sözlerden, küfürden ve boş lâkırdıdan arındır; dil orucun tamam olsun.

Gözünü haramdan sakın. Güzel bak ki güzel göresin. Gördüğünü de hayra yor, su-i zanda bulunma.

Bazıları için, “O, orucu uykuya tutturuyor” derler. İstirahatımızı yapalım, uykumuzu da uyuyalım ama bütün günün orucunu da uykuya tutturanlardan olmayalım.

Kızım, komşunun torununu kast ederek, “Emine de oruç tutuyormuş” dedi. Bu yaştaki çocuğun oruç tuttuğuna hayret etmiş gibiydi. Sözünde biraz da övgü vardı. Sözü edilen kızımız orta 3’e gidiyor. Bence tam oruca başlama yaşında. Ben Orta 1’de iken başlamıştım. Bugün 18-20 yaşına geldiği halde “Daha yaşım erken” diyerek oruç tutmayanları görüyoruz. İleri yaşa gelince de, “Gücüm yetmiyor” diyerek oruç tutmayanları hatırlarsak, acaba ne zaman oruç tutmayı düşünüyorlar, bilmiyorum. Tabii herkesin ibadeti kendine. Bu konu, kişinin Yaratanı ile arasındaki bir meseledir.

“Eğitim ailede başlar” derler. Ben bu sözü önemsiyorum.

Selim Eroğlu kardeşimiz, iki hafta önceki yazısını ‘Ramazanı Karşılamak’ konusuna ayırmıştı. “Ramazan ayı yaklaşınca bizim ev halkını ve komşuları tatlı bir telaş alırdı. Büyüklerimiz, Ramazan girmeden önce bir, iki veya üç gün oruç tutarlardı. Buna Ramazan’ı karşılamak denirdi” demiş. Ailesinde Ramazanı karşılama geleneği olmayan biri bunu nereden bilsin?

TRT, Diyanet İşleri Başkanlığı ile işbirliği yaparak ramazan ayında ‘Kuran-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’ düzenliyor. Bu da Ramazan’ın bir başka güzelliği. Yarışma her gün saat 18.30’da TRT1’de yayınlanıyor. Güzel sesle okunan Kuran-ı kerim insana huzur veriyor.

Yarışmanın üç jüri üyesi var. Osman Eğin Hoca, verdiği dini bilgilerle dağarcığımıza bir şeyler katmamızı sağlarken, Halil Necipoğlu Hoca da kadife sesi ile ilahilerden bir demet sunuyor.

Jüri Başkanı diyebileceğimiz Mehmet Ali Sarı Hoca’ya ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Mehmet Ali Sarı, İzmir Yüksek İslam Enstitüsü’nde 1970-72 yıllarında benim Kuran-ı Kerim Hocamdı. Allah selâmet versin, ilerlemiş yaşına rağmen (88 yaşındadır)hâlâ Kuran’a hizmete devam ediyor. Enerjisi ile de pek çok kişiye örnek oluyor, çalışma azmi veriyor. Kendisine sağlıklı bir ömür diliyor, bu vesile ile ellerinden öpüyorum.

Korona salgını sebebiyle bu sene stüdyoda seyirci yok. Yarışmacıların ailelerinden şartları uygun olanlar uzaktan stüdyoya bağlanıyor. Programa katılan bir babanın, oğlunu anlatırken söyledikleri, aile terbiyesinin önemini hatırlatır nitelikteydi:

“Oğlum daha 10 yaşında iken İlahiyat Fakültesi’nin önünde fotoğraf çektirmiş. Fotoğrafın altına da ‘Bekle beni İlâhiyat; yakında sana geliyorum’ yazmış”

Ramazan ayının hakkımızda hayırlara vesile olmasını diliyorum.