Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


RUHUM GÖKLERDE UÇUYOR

RUHUM GÖKLERDE UÇUYOR


Kişinin, öz alınterinin başkalarıyla paylaşılmasının adıdır toplumsal mutluluk.

Ve toplumsal mutluluğu yüreğinde yeşertmek erişidir insanın gerçek makamına.

İnsanın olgunluğunun göstergesidir. Bir de büyük bir yatırımdır, öteler ötesine.

Ve yükseliştir, halkın katından Hakk’ın katına.

Böyle yükselir insan, maddenin tutsaklığından kurtulunca.

Karşılık beklemeden vermek, özgürlüğüdür öz benliğin. Toplumsal mutluluk, maddenin acımasız kelepçelerini kırmaktır. Yoksulun gönül evini, Allah’ın nimetleriyle hiçbir karşılık beklemeden dolduranlar, öteler ötesinde nimetler deryası ile ödüllendirileceklerdi. Yüksek erdemin en yüce simgesidir cömert kişi. Doruklardan hiç inmez eli açıkların dalgalanan bayrağı. En yüksek çardaktır öteler ötesindeki durağı. Çatlamış dudakların suyu, boş midelerin gıdası, açık bedenlerin giyitidir sundukları. Alıcıları, alçaktan bakar cömerdin burçlarda dalgalanan bayrağına. Cömert, imrendirmez, severek çağırır ocağına. Ortak eder insana alınterini, gücünü, kuvvetini, malını, mülkünü, emeğini. Yürekteki sevgisini... Verdikçe hafifletir dünya yükünü. Hani, demiştir ya şu bizim Yunus;

 

  ‘Mal sahibi, mülk sahibi

   Hani bunun ilk sahibi

   Mal da yalan, mülk de yalan

   Var biraz da sen oyalan.’

 

Mal, mülk, servet, para, şan şöhret ve unvan... İnsan için oyalanmadan ibarettir bunlar.

Vermekle, tükeneceğine değil, artacağına, ha bire çoğalacağına inanır erdem ve kerem sahipleri. Bu, onların inanç ve olgunluklarının simgesidir. Tokluklarının bir de...

Veren eli tebrik eder nebiler nebisi, yeryüzü efendisi.  Veren el; yarasız, pürüzsüzdür, yalansızdır, ivazsızdır, garazsızdır. Yüzündeki tatlılık; mutlu eder çevresini. Veren elin bakışları, durgun suyun üstüne vuran güneş gibi parıltılıdır. Kerem sahipleri, barış köprüleri kurarlar varlıkla yokluk arasına. Işık yakarlar karanlığın ortasına.

Vermeyi ibadet kabullenmiştir veren eller. Allah, mubah kılsaydı eğer; bedenlerini bile kurban ederlerdi vermek için gariplerin yolunda, yoksulların uğrunda. Hep vermeye susamışlardır erdem erleri. Onların bütün varlığı, bütün zenginliği yoksulun gönül evidir. İnsan, köprü olursa insana; gerçek eriş noktasına o dem ulaşır anlayışıyla yaşarlar. Onlar, inanırlar ve bilirler ki, halka açtıkça çeşmelerini; Hakk, doldurur onların kadehlerini.

Tüm kutlu değerler, cömertlerin ayağına akar Hakk’ın katında. Gökten başımıza, bağımıza, bahçemize düşen yağmurlar gibi bitirir cömertlik, ekilen tohumları. Tohumun gülüşü gibidir, çiçek açışı gibidir gariplerin, yoksulların, yetimlerin sevinci. Onlar için; hırsın, azgınlığın ve kudurmuşluğun yerini barışa köprü olan elin almasından daha güzel ne vardır ki?!