Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


SABIR BİLMEKTİR

SABIR BİLMEKTİR


Ramazan`ın insanlığa kazandırdığı en önemli hasletlerden biri de sabırdır.
Oruç tutmak sabrı öğretir insana. Sabırlı olmak hayatı öğretir insana. İnsan-ı kamil olmanın birinci vasfıdır sabır. Sabır, uzun soluklu bir iştir. Sabrın eğitimini almak uygulamasını yapmak gerekir.
Bakıyorum da hayatta başarılı olan insanlar hep sabırlı olan insanlardır. Saman alevi gibi parlayanların başarılarında istikrarı yakalamaları mümkün değildir.

Sabır teslim olmaktır. Mevla`ya teslim olmaktır. Kader ve kazaya teslim olmaktır. Kaderimse çekerim diyebilmektir.
Sabır bir irade eğitimidir ve en önemli okulu bitirmek. Kader önemli bir eğitimdir. Sabır, insanı çelik iradeli yapar.
Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır. Sabır, dağın ötesini görebilmektir. Bu bakımdan, sabırla dut yaprağı atlas, koruk helva olur demişler. Dut yaprağı ne zaman atlas, koruk ne zaman helva olur? Tahammülü olmayan için ölme eşeğim ölme. Gün görmüş insan için öyle mi? Tecrübeli insanlar gençlerin aynada göremediklerini, tuğla üzerinde okurlar.

Sabır, hayatın uzun soluklu olduğunu bilmektir. Her şeyin bir zamanı zemini vardır. Basamakları birer birer çıkmak gerekir. Çocuk bile dokuz ay on günde dünyaya geliyor.
İşim gereği değişik insanlarla muhatap oluyorum. Vatandaş açık liseye kayıt yaptırıyor, hemen “bir yılda mezun olabilir miyim” diye soruyor. Ben de manidar bir cevap veriyorum. “Kapalı liseye devam eden en erken 4 yılda bitiriyor” diyorum. Çilesini çekmediğin iş senin değildir. Sınav süresi 150 dk. Adaya “Bu süreyi sonuna kadar kullan” diyorum. Çoğu “Ben içerde o kadar bekleyemem” diyor. Oysa tekkeyi bekleyen çorbayı içiyor.
Bir yazar sabır hakkında şu tespitlerde bulunuyor:

“Bal gibi kesafet yolculuğudur sabır dediğin. Dayanma değil, bilme halidir. Evrilme ve sürekli oluştur sabır dediğin. İnsan bile keşfeder, sabrın altın ülkesine yol alır da orada uyku ile uyanıklığın, orada açlık ile tokluğun, orada yoksulluk ile zenginliğin, orada bilgi ile cehaletin hesabını yapmaz. İrfanı, izanı bulur. Vicdana sığınır. Kısmete teslim olur. Belki içimden hep yankılı bir ses “bilirsen sabrın odur.” Bildiğindir sabrın senin.”
Yazarın dediği gibi bilen sabreder. Bilmeyen zulmeder. Tahammülsüzlük başta insanın kendi nefsine zulümdür.

Eyüp Aleyhisselam, niçin o kadar sabretti. Tabi ki bildiği için. Sabrın, bir imtihan olduğunu ve sonunun selamet olduğunu bilmeseydi sabredebilir miydi.
Demek ki biz aciz kulların sabırsızlığı cehaletimizden kaynaklanıyor. O bakımdan en sabırlımız en çok bilenimizdir. Hastalıkların günahlara kefaret olduğunu bilen bir mümin isyan edebilir mi.

Bilen ve sabreden insan “ kahrın da da hoş lutfun da hoş” der.
Ne mutlu üç aylar dolayısıyla da olsa sabrı hakkıyla bilip hakkıyla uygulayabilenlere