Değerli okurlarım...
Üç haftadır köşemde Terme’nin sahipsizliğinden bahsettim.
Ben biliyordum. Termeliler çok hassastır. Hiç eleştiriye gelmezler. Hemen gönül koyarlar.
Kimse alınmasın.
Terme sahipsizliğinin her konuda sıkıntısını çekiyor.
Yazdığım yazılarımda STK’lar yani ortak akıl, projeler yapıp yerel yönetimlere destek vererek oluşumunu sağlaması gerekir. Ben bunu söylemek istedim.
STK olarak kimse bizim karşımızda değil. Bizde onların karşısında değiliz.
Onlara yapıcı eleştirilerle olumlu yol haritası çiziyoruz.
Bir elin nesi var. İki elin sesi var. Herkes Terme’de yapılacak oluşumların altına elini koyması lazım bunu söylüyoruz.
Evet...
Ormanlardan bahsetmiştim.
2. Dünya Harbinden sonra ilçemizin deniz kenarından başlayıp Canik Dağlarına kadar uzanan çok şirin ormanları vardı.
Bu ormanlarımız doğal yangınlar hariç bölgedeki diğer etkilerle tarla haline getirildi. Devlette bu hazine yerlerine tapu verdi.
Terme’nin sahipsizliğini bir okuyucum şöyle söylüyor; “Değerli abim. Öyle bir yaraya neşter vurmuşsun ki içler acısı.
Terme’nin sahibi var diyenler Terme’yi kuş bakışı bir yerden izlesinler.
Mahalleler hatır gönülle yapılmış.
İftaiye giremeyecek kadar dar sokaklar.
Konutlarda mimari yok. Hepsi sanki birbirinden kopya edilerek yapılmış.
Trafik sorununu giderek artıyor. Araçlar hala yayanın ve engellilerin gittiği yollar üzerine park ediliyor. Oda yetmedi.
Yolların üzerine dikilen ağaçların dallarına zarar vererek park ediyorlar.
Hala bu yollara bir düzen verilemedi.
Terme’ye gelecek sizin dediğiniz gibi onlarca yatırım başka yerlere gitti. Bunlar bizim şanssızlığımız değil sahipsizliğimiz.” diyor.
Değerli okuyucuma buradan teşekkür ediyorum. Demek ki duyarlı okuyucularımızda varmış.
Terme’nin sahipsizliği konusunu daha fazla uzatmadan birlik ve beraberliğin, sevginin olduğu bir güne kavuşmak dileğiyle.
Yarınınız bu günden güzel olsun.
Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba
