Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


ŞAİRLERLE DOSTLARLA GÖNÜLDEN GÖNLE

ŞAİRLERLE DOSTLARLA GÖNÜLDEN GÖNLE


ŞAİRLERLE DOSTLARLA GÖNÜLDEN GÖNLE

Gönle girmek mi zordur, bir gönülde kalmak mı?

Ne tarafından bakarsanız bakın içinden çıkılmayan bir soru bu. Bir yerde kalmak için, önce orada bulunmak lazım. Sonrası tarafların birbirleriyle olan muhabbetine bağlı.

Gönül sevginin vatanıdır. Muhabbetin kaynağıdır. Her ne kadar hissettiklerimizi kaleme alıp kelama döksek de menbaı gönüldür bütün sözlerin.

Geçenlerde dostum ve meslektaşım müzik öğretmeni ve bestekâr Osman Çolak “Sosyal medya” üzerinden bestelemiş olduğu eserleri sundu. Yapılan bestelerin tamamı tanığı şairlerin şiirlerindendi. Bu hem bir vefa, hem kadirşinaslık, hem de bir sevginin alametiydi.

Tabii Osman Çolak’ın özel stüdyosu yok. Yayını evinden yapıyor. Ancak mesele “gönül” olduğu için biz şartların namüsait oluşunu dikkate bile almadık. Mesele hatırlamak, hatırlanmak…

Bestelerini seslendirdiği kişiler hakkında kısa bilgiler vererek onların farklı özelliklerini de tanıttı Osman Çolak. Ve eserlerini bestelediği kişileri alfabetik sırayla seslendirdi.  

İlk önce Terme’de ikamet eden şair-yazar Ahmet Sezgin’in bir eseriyle başladı. Gönül burada bestelenen şiirlerin tamamını yazmak ister ancak maalesef yerimiz buna müsait değil. Ben de eseri paylaşılan şairlerden birkaç mısra alarak yazımı tamamlamak istiyorum.

Osman Çolak; Ahmet Sezgin’in;

 

Dostluk köprüsünden geçmek istedim/Köprübaşlarını düşmanlar tutmuş/Sevgi pınarından içmek istedim/Kurtlar eme eme suyu kurutmuş/ diye başlayan şiirini seslendirdi önce. Ardından, Bilen Döşeme’ye ait sözleri arasında; Sen kırmızı giy ben de beyaz/Açalım elleri edelim niyaz mısraları olan şiirini terennüm etti.

 

Şairler şiirlerini yazarken bir şekilde besteleneceğini bilemezdi elbette. Aslında bu onlar için de bir sürpriz oldu.

Bölgemizin tanınmış şairlerinden ve birçok vasfı olan, Giresunî mahlasıyla şiirler yazan Hatice Satgun’un; Öteye beriye hanlar kurarsın/Dünya'ya aklınca kafa yorarsın/Acep daha var mı diye sorarsın/Say da bak günleri ömür nedir ki/ diye sözleri olan şiirini seslendirdi. Manidar bir şiirdi. Ayrıca harika bir beste olmuştu.

Günerkan Aydoğmuş ise şiirinde; Gördüğüm an ateş düştü haneme/Her bir yanın alev alev kor senin/ diyordu. Diyordu demesine de bizleri de “kor”a düşürüyordu aslında. Hidayet Öncüoğlu; Annede ninni olur, canana can/Bozkırlarda bozlak olur, Urfa’da hoyrat/Anadolu olur bizim türküler/ diyerek türkülerimizi anlatıyordu mısralarında.

Ve değerli öğrencim Hüseyin Kefal’in müthiş bir şiirinin bestesinin nağmesi kulaklarımıza, hisleri gönlümüzde ye alıyordu. Şöyle diyordu Hüseyin Kefal: /Sevme dedim, dinlemedin sen beni/Düğüm oldu, boğazımda sözlerim/Unutmak çok kolay demiştin bana/Ben unuttum sen de unut gözlerim.

Gözlerimiz unutur mu unutmaz mı bilemem ama gönlümüz ne yapar orası belli değil işte.

Hüseyin Kılınç;/Hiç bitmeyen bir tutkusun içimde/Bedenimde tüten can Korkuteli’m derken; İsmail Güçtaş bize nerede olduğumuzu hatırlatıyordu sanki. Şöyle diyordu:/Kara gözlüm efkârlanmamak olmaz/Yağmur yağar, güller üşür dardayım/Bir içli türküdür şimdi anılar/Ellerimi bıraktığın yerdeyim.

Kimin bedenen nerede olduğunu herkes bilir de içinin nerede olduğunu bir kendi bilir herhalde.

Mahir Gürbüz; /Dönecek demiştim dosta düşmana/Unutmuş olsan da suçun yok senin/ derken, Mahmut Bahar; Âdem isen her mahlûka/Yunus gibi bakmak gerek diye almıştı hislerini kaleme.

Bir diğer öğrencimiz, Mavi Tuna lakaplı Hakan Yusuf Ustaoğlu; çok yalnızsınız burada/ kırık dökük pencereler/ Sahipleriniz nerede/Kırık dökük pencereler/ diyordu. Harika bir şiir ve bir gerçeği dile getiriyordu. Terk edilmiş haneler ve hayatlar canlanıyordu insanın muhayyilesinde…

Büyük usta Nazım Payam; Pencereyi açık tut/ Yıldızlar üşümesin derken, Nesrin Şenoğlu ise; Şafak söktü kalbimde/Damla damla çiy düştü/Yine bir kış mevsimi/Yaprak yaprak gül düştü diye getirmiş duygularını dile.

Ve değerli arkadaşım şair-yazar Yılmaz İmanlık; Gözlerim baharı beyhude bekler/Avuçlarımdan bir gül solunca diyordu şiirinde.

Sayın Osman Çolak şairler arasına bizi de uygun görerek bir şiirimizi “gönül makamından” besteleyerek seslendirme lütfunda bulundular.  Madem diğerlerini yazdık, iki mısra da bizim şiirimizden yazarak satırlarımıza son verelim.  Osman Çolak’a da bundan sonraki hayatında sağlık, huzur ve başarı dolu günler dilerim.

Naçizane bizim şiirimizden iki mısra ile yazımızı bitirelim.

Sana gelmek için kendi ilimden/ Kendimden kaçarken seni düşündüm.