Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


SAYIN KAYMAKAMIM

SAYIN KAYMAKAMIM


    Bundan 15-20 yıl kadar önceydi. Okullar yaz tatiline girmişti. Zannediyorum temmuz ayının sonlarıydı. Köydeydim. Kendi çapımda bağ bahçe işleriyle uğraşıyordum. Okullar açılıncaya kadar da hayatıma böyle devam edecek  gibiydim.
       O gün fındıklıkta çalışırken telefonumu üzerime almamışım. Öğleyin eve geldim. Telefonuma bir göz attım. Cevapsız bir çağrı vardı. Çok önemli makamdan aranmıştım. Arayan İlçe Milli Eğitim Müdürümüzdü. Acaba niye aramıştı? Aklımdan birçok ihtimal geçti. Dönüş yapmamak olmazdı. Ben de öyle yaptım.
       Hemen dönüş yaptım. Karşımdaki Milli Eğitim Müdürümüzdü.
      “Hocam beni aramışsınız, yeni haberim oldu. Hemen dönüş yaptım, buyurun.” dedim.
       Müdür Bey:
      “Selim, seni Kaymakam Bey çağırıyor, Belediyenin altında bekliyor, çabuk gel” dedi. Başka da bir şey demedi.
       Kaymakam Bey'in beni niye beklediğini bile soramadım. Alelacele kendime bir çekidüzen verdim. Tıraş mıraş olamadan arabaya bindim ve şehre intikal ettim. Belediyenin önünde hummalı bir çalışma vardı. Ses düzenlemesi, amfiler, sandalyeler, oturaklar, bayraklar… yerleştirilmeye çalışılıyordu. İşin başında bizzat Kaymakam Bey vardı. İlçenin bütün daire amirleri yanındaydı.  O zaman Kaymakamımız, şimdilerde Erzurum milletvekili olan Selami Altınok idi. Sağa sola talimatlar yağdırıyordu.
       Usulca yaklaştım. 
      “Sayın KaymakamIM, beni çağırtmışsınız, yeni haberim oldu, hemen geldim, buyurun” dedim.
       “Selim, üç gün sürecek 'Uluslararası Amazon kültür ve Sanat Festivali'nin sunucususun. Saat dörtte burada açılış var. Çabuk gerekli hazırlığı yap gel” dedi.
       Zaman çok kısaydı. Çarşıdaki eve gittim. En kısa zamanda gerekli hazırlığımı yaptım ve Belediyenin önüne geldim. Kaymakam Bey'le Belediyenin altında baş başa oturduk. Kaymakam Bey bana festival hakkında neler konuşacağımı ve kimlerin geleceği hususunda bilgiler verdi. Bir takım notlar aldım.
       Festivalin açılış zamanı geldi. Büyük Şehir Belediyesi, büyük bir sunucu amfisi hazırlamıştı. Ben görevimi ifa etmek üzere sahneye çıktım. Alanda hatırı sayılır bir kalabalık vardı. Protokolde, milletvekilleri, Belediye Başkanları, bürokratlar, misafirler vardı.
       Kaymakam Bey'in bana verdiği talimata göre konuşmacıları sırasıyla sahneye davet ettim. En son Samsun Valisi Mustafa Demir'i davet ettim. Vali Bey'i, mahalli basından tanıyordum. Daha önce hiç yan yana gelmemiştik. Vali Bey, altmışını aşmış, tane tane konuşan, oldukça mütevazı ve tecrübeli bir yöneticiydi. Vali Bey konuşma sırası gelince aheste aheste yerinden kalktı ve sahneye çıktı. Kendisine hemen yanı başında Kaymakam Bey refakat ediyordu. Vali Bey'e tekrar 'hoş geldiniz! dedim, elini sıktım ve mikrofona buyur ettim. 
       Vali Bey, konuşmasına başlamazdan önce usulca, kulağıma:
      “Beni gençleştirdin hocam, teşekkür ederim” dedi. 
       Vali Bey'in ne demek istediğini pek çözemedim. Vali Bey,  konuşmasını yaparken, durumu Kaymakam Bey'e sordum. Kaymakam Bey de:
      “Sen farkında değilsin ama bir yerde Vali Bey'e 'Kaymakam Bey' dedin. Onu vurgulamak istedi” dedi.
      “Kaymakam Bey, hakikaten farkında değilim, isterseniz mikrofondan özür dileyeyim, hatamı düzelteyim” dedim. Ama Kaymakam Bey beni teselli etti:
  “Selim, takma kafana. Olur böyle şeyler. Bizim Vali, çok hoş görülüdür. Baksana “beni gençleştirdin hocam” diyerek sana teşekkür bile etti. Sen en iyisi beni uygun bir zamanda 'Vali' diye çağır. Ben bunu yanlışlık kabul etmem” diyerek işi tatlıya bağladı.
       Vali Bey, bir zaman sonra yaş hallinden emekli oldu. Kaymakamımız Selami Altınok, Vali de oldu, Emniyet Genel Müdürü de oldu, Bakan da oldu, Milletvekili de oldu. 
       Şimdiye kadar hadise aramızda sırdı. Yazma zamanı geldi diye düşündüm. Ne de olsa hadise Terme'de geçmişti.