Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Zeki ORDU


ŞEHİRLER VE İNSANLAR


Şehrin bizim tarihimizde yeri ayrıdır. Kendine has bir yerleşim şekli ve mimarisi vardır. Ama bazı şehirleri diğerlerinden ayıran fiziki şartlar da yok değildir. Coğrafi yapı cadde ve sokakların şekilleri ve güzergâhı şehir üzerinde etkili bir unsurdur.

Şehrin ?özel? cadde, sokak ve yerleri vardır. Adını sanatından veya sanatkârından alır. Bakırcılar Caddesi, Terziler Sokağı, Ulemalar Yokuşu gibi. Bu isimler asırlar geçse de, değişmez. Resmen değişse de gönüllerde değişmez. Sadece yetkililer değiştirir isimlerini. O da resmi olup postacılar için geçerli bir hal alır. Çok az şeyi milletle ortak olur zaman geçtikçe. Nedense milletinki daha kalıcı olur.

Yakın tarihimize baktığımızda şehir hayatının; şehrin planı ve mimarisi ve de töresiyle birlikte yok olduğunu görmekteyiz. Bu kaybolma sadece bir bölgeye ait değildir. Bütün ülkede birkaç yer hariç şehir kültüründen uzaklaşmıştır. Değerlerinden yani kendinden?


Önceleri binalar ve insanlar azdı. Ama ´az´ın içinde ´kalabalık´tılar. Birinin derdi ve sıkıntısı aynı zamanda diğerinindi. Eski zamanlarda her şeyin ´En iyisi´ o esnafta bulunmaz ´ Her yerde´ bulunurdu. Bir satıcı size malını satarken fıkhi ölçüler içersinde yemin etme mecburiyeti yoktu. Bir malın fiyatını söylerken; ´Size şu olur´ diye bir ayrıcalığa başvurmazdı. Malın fiyatı herkese aynı idi. Herkes ayrıcalıklıydı.


Müşteriler ise ´Hep senden alış veriş yapıyorum´ kurnazlığına kaçmazdı. Ya da ´Uygun olursa ayağımız alışır´ der, bir türlü ayağı alışamazdı. Ayağının alışabileceği iş yeri çoktu ama öyle alıştığı bir yer de yoktu. Ama her yere alışma ihtimali vardı.


Eskiden her malın ?bir? fiyatı vardı. Alış-verişini yapan ücretini öder giderdi. Alıcı da, satıcı da kurnaz değildi. Günümüzde alış-veriş yapan kişiler aynı anda sevinirken; satıcı ´Kandırdım herifi´ diye düşünür, alıcı ´Ucuza kapattım´ diye sevinir. Yani bu hususta anlaşırlar. Sözde herkes hayatından memnundur.


Eskiden ´Şu kadar alana bu da bedava´ verilir diye bir kural olmadığından evlerde lüzumsuz eşya bulunmazdı. Kitaplar gazetelerden çoktu. Gazeteler ve kitaplar bilgi verirdi. Günümüzde yeterli fikir ve bilgi verilmeyince çanak, çömlek verilir oldu.

Gazetelerde kuponlara bile kampanya var günümüzde; ´40 kupon biriktirene 15 kuponda bizden veya sekiz kupon yerine geçen süper kupon´ gibi promosyonlar bulunmazdı.


Zamanla sokaklar kalabalıklaştı. Sokak ve caddelerden bir sürü ?canlılar? akşama kadar gelip geçti. Bunlardan hepsinin bir işi vardı. İşe yetişmek isteyenler, dolmuşa koşanlar, arkadaşıyla buluşacak olanlar, mesaiye geç kalmak istemeyenler, zaman geçirenler ve azda olsa neye yarayacaksa ´düşünenler´ de vardı. Sokakta canlılar çoktu. Ama gezilecek kadar geniş sokaklar yoktu.


Günümüzde nerdeyse her sokak ´Çıkmaz sokak´ hükmünde olup; acil durumlarda hiçbir şey yapılamamaktadır.


Günümüzde asude mekânlar da azaldı. Bu tür mekânlara gidenler, diğerlerine bir tuhaf geldi. Önceleri ?gamla? demlenen çaylar yudumlanırken dostluklar pekişirdi. Az da olsa günümüzde böyle yerler bulunmaktadır. Bazılarının bir şekilde fark ettiği bu mekânlar seçimler öncesinde kişilerin akınına uğra; daha sonra eski müdavimlerine kalırdı. Hani şu yolda giderken bile düşünen insanlara...


Eskiler, sonra zuhur edecek ışıklı ve renkli kutunun komşuyu komşudan ayıracağını bilemediler. Daha sonra kutuda çok görünenin çok kazanması yüzünden mütedeyyin ailelerdeki analar bile kız çocuklarını ?Kim kimi gözetler? programına katmak için akla karayı seçmeye başladılar. Hani ?Anayı kızından ayıran? meta yüzünden inancı gölünden ayırır oldular. Kısacası yarım asır geçmeden çok şeyler değişti.


Değişen zaman mı, insan mı? Değişmeler huzur mu getirdi, keder mi? Güven mi getirdi, keşmekeş mi? ?Ah nerede o eski günler.? hasreti ve pişmanlığı neyin ifadesiydi? Geçmişimiz değişmişti. Kimimizin övdüğü, kimimizin özlediği, kimimizin yerdiği geçmişimiz?